İNSANI YAŞAT Kİ, DEVLET YAŞASIN
Devleti ayakta tutan, güçlü olmasına yardımcı olan milletin, her halukarda düşünülmesi, onun ayakta durabilmesi için her türlü imkanların sağlanması, devletin gücü ve üstünlüğü ile yakından ilgilidir.
millivicdan.org - Japonya'nın kuzeyinde bulunan Hokkaido adasındaki Kami Şirataki tren istasyonu, tren hattını düzenli olarak kullanan tek bir yolcu için açık tutuluyor.
Bir zamanlar işlek bir yer olmasına rağmen merkeze uzak bir konumda bulunan kente gidip gelenlerin sayısının giderek düşmesi sonucu hat zamanla işlevsiz kaldı. Ancak yetkililer buna rağmen iki istasyonluk hattı her gün okula gidip gelmek için kullanan bir lise öğrencisi için kapatmıyor. İsmi açıklanmayan öğrenci, martta mezun olunca hat kapatılacak.
Hattı işleten Japon Demiryolları üç yıl önce durumu fark etmiş. Hat zarar ettiği için kapatılsaydı, her gün okula gidip gelmek için treni kullanan lise öğrencisi mağdur olacaktı. Bu nedenle üç yıl boyunca hattın zararına işletilmesine karar verildi. Hatta trenin istasyona geliş-gidiş saatleri, kızın okul saatlerine göre ayarlandı.
Bu haberi okurken sarsıldım. Aklıma Van depreminde Japonya'dan yardıma gelen mühendis geldi. Hani, ikinci gelişinde enkaz altında kalarak hayatını yitirmişti. Bu insanlar Müslüman da değil. Japonlar, ya Budist ya da Şinto dinine mensuptur. Ancak davranışları ile insanlığa örnek bir millet olma sıralamasında ilk sırada yer alacakları şüphesizdir. Demek ki Japon Eğitim sistemi böyle mükemmel insanlar yetiştiriyor. O insanlar da devletine ve insanlık ülküsüne sımsıkı bağlı kalabiliyor. Düşünebiliyor musunuz, Bu lise öğrencisi, zarar ettiği halde, eğitimi yarım kalmasın diye açık tuttukları tren hattından dolayı devletine karşı nasıl bir şükran duygusu içinde olacaktır. Bireylerine bu şekilde önem veren bir devletin, geleceği de garanti olur.
Devleti ayakta tutan, güçlü olmasına yardımcı olan milletin, her halukarda düşünülmesi, onun ayakta durabilmesi için her türlü imkanların sağlanması, devletin gücü ve üstünlüğü ile yakından ilgilidir. Osmanlı, 6 asırlık hayatı boyunca hem insanı en güvenilir şekilde yaşatma, hem de devleti en üstün bir şekilde idame ettirme mücadelesini başarıyla vermiştir. Sonuçta, güçlü bireylerin güçlü milleti, güçlü milletinde güçlü devleti olur.
Bireyi, yaratılmışların en şereflisi olarak kabul eden dinimizin bu özelliğinin şifrelerini, Osmanlı devletinin kurucusu Osman Gazi'ye öğüt veren Şeyh Edepali'nin sözlerinde bulabilmekteyiz;
Ey Oğul, Artık beysin, Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize, hoş görmek sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana. Bölmek bize, bütünlemek sana.
Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın! Amma bunları nerede ve ne zaman kullanacağını bilmezsen, öfken ve nefsin bir olup, aklını yener. Sabah rüzgarlarına savrulup gidersin. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene hakim olasın.
Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir. Bütün sırlar; bilinmeyenler, görülmeyenler, ancak senin şecaat, fazilet ve irfanınla fethedilip gün ışığına çıkacaktır. Ey Oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma; İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.
İşte, biz böyle bir neslin evladıyız. Bunları biliyoruz, hatta yeri geldiğinde de konuşuyoruz. Ama sadece konuşuyoruz. Osmanlı'nın yıkılışı ile birlikte üzerimize öyle oyunlar oynandı, hala daha oynanıyor. Bu sebeple başımızı kaldırıp, devletimize güçlü bir şekilde bağlı bireyi yetiştiremiyoruz ya da insanımızı hak ettiği konuma getirecek fırsatı bir türlü bulamıyoruz. Zira, insana yatırım yapmadan, devleti güçlü kılmak mümkün değildir.
Selam ve dua ile”¦