TTB VE PKK; SAVAŞ SUÇU VE SUÇLUYU ÖVME NEDİR?
PKK'nın sağlık çalışanlarını kaçırmasına, hatta öldürmesine; hastaneler ve ambulanslara ateş açmasına rağmen, TTB'nin ısrarla PKK'yı bir terör örgütü olarak nitelendirmemesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 215: “İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen övme kapsamına girer mi.?
millivicdan.org - TTB ve PKK; SAVAŞ SUÇU ve SUÇLUYU ÖVME NEDİR?
- TTB (Türk Tabipleri Birliği) ve PKK (Kürdistan İşçi Partisi ”“ Partiya Karkerên Kurdistanê); ortak noktaları kısaltmalarının üç harfli olmasından başka ne olabilir?
- Bunları ne diye yan yana yazıyoruz?
- Ne alaka? Kelalaka!
- PKK, SAVAŞ SUÇU kapsamında eylemler yaparken, TTB'nin bunu kınadığına dair net açıklama yapması beklenirdi.
- PKK'nın sağlık çalışanlarını kaçırmasına, hatta öldürmesine; hastaneler ve ambulanslara ateş açmasına rağmen, TTB'nin ısrarla PKK'yı bir terör örgütü olarak nitelendirmemesi kamuoyundan tepki almıştı.
- TTB'ye bağlı İstanbul Tabip Odası başkanı, PKK liderinin muhatap alınması gerektiğiyle alakalı bir açıklama yapar ve bunu TTB reddetmezse o zaman aynı satırlar içinde bahse konu olur.
Bir kısım HDP'li milletvekilinin açlık grevi eylemine destek açıklamasında bulunan İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez, 11 Eylül 2016 günü Evrensel'de yer alan açıklamasında “Halkın alkış tutup tebrik etmesi gerekiyor. Kürt halkının temsilcisi Apo'dur. Barışa inanıyorsak, biran evvel masa başına oturmalıyız” demiştir.
TTB, Türk Tabipleri Birliği Kanunu (Kanun No: 6023; Resmi Gazete: 31.01.1953/8323) ile 1953 yılında İstanbul'da kurulmuş olup, 1983 yılından sonra Ankara'ya taşınmıştır.
Türk Tabipleri Birliği; Tabip odaları, Merkez Konseyi, Yüksek Haysiyet Divanı ve Büyük Kongreden ibaret teşekküllerin bütünüdür. Bu birlik hükmi şahsiyeti haiz bir teşekküldür.
Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar.
Görevi tıp mesleği disiplinini sağlamak, hasta şikayetlerini araştırmak, hekimlerin özel çalışma ücretlerini belirlemek gibi konularda çalışmaktadır.
PKK (Kürdistan İşçi Partisi - Partiya Karkerên Kurdistanê), Türkiye'nin doğu ve güneydoğusu, Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran'ın kuzeybatısını kapsayan bölgede devlet kurmayı amaçlayan ve bu amaçla söz konusu toprakların Türkiye sınırları dahilinde kalan kısmına sahip olabilmek için askeri hedeflere, köy korucularına ve sivillere karşı stratejik ve sansasyonel eylem yapan yasa dışı bölücü, silahlı bir terör örgütüdür.
KADEK (Kongreya Azadî û Demokrasiya Kurdistanê - Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi) ve Kongra-Gel (Halk Kongresi) isimlerini de kullanmıştır.
PKK, “Kuzey Kürdistan kurtarıldığında, Kürdistan'ın diğer parçalarının da kurtarılacağına” inandığını ve hedefinde hâlâ bağımsız bir Kürdistan fikrinin olduğunu açıklamıştır.
1974 yılında Abdullah Öcalan tarafından kurulan PKK'nın ideolojisi, 1990 yılına kadar Marksizm-Leninizm, ardından Demokratik Konfederalizm üzerine kurulu olmuştur.
PKK'nın SON 2 AYDA SAĞLIK ÇALIŞANLARINA KARŞI YAPTIĞI EYLEMLER
- 24 Temmuz 2016'da Erzurum'un Tekman ilçesinde, asılsız hasta ihbarı yaparak yol kesip 1 ambulans ve 3 sağlık görevlisini kaçırdı.
- 27 Temmuz'da, Şırnak'ın Cizre ilçesindeki devlet hastanesi silahlı saldırıya uğradı.
- 27 Temmuz'da, Mardin'in Nusaybin ilçesinde 3 ambulans silahla tarandı.
- 2 Ağustos'ta Bitlis Tatvan İlçe Devlet Hastanesine saldırı düzenlendi, Güroymak ve Gökova ilçelerinde de 112 ambulansına molotofkokteyli atıldı.
- 3 Ağustos'ta Ağrı'da bir ambulans çatışma bölgesine giderken yolda kurşunlandı.
- 3 Ağustos'ta, Bitlis'teki Tatvan Asker Hastanesi'ne silahlı saldırı düzenlendi.
- 9 Ağustos'ta Mardin'in Nusaybin ilçesinde, 112 Acil ekibine saldırı gerçekleştirildi.
- 14 Ağustos'ta Silopi Devlet Hastanesinde görevli Dr. Serdar Acar PKK'lı militanlarınca kaçırılarak darp edildi.
- 18 Ağustos'ta, Van'da 7 yaşındaki hasta çocuğu hastaneye ulaştırmaya çalışan ambulansa taş ve Molotof kokteyli saldırı yapıldı.
- 20 Ağustos'ta Ankara'nın Nallıhan İlçesi Devlet Hastanesine Molotof kokteyli atıldı.
- 27 Ağustos'ta, Cizre Devlet Hastanesi'nde görevli Eyüp Ergen, nöbetten çıkıp evine giderken başından vurularak öldürüldü.
- 31 Ağustos'ta, Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesinde eczacı Yunus Koca uğradığı silahlı saldırı sonucu eczanesinde öldürüldü.
- 31 Ağustos'ta, Kulp ilçesinde Toplum Sağlığı Sorumlu Hekimi Abdullah Biroğul, yol kesen PKK'lılar tarafından öldürüldü.
- 31 Ağustos'ta, İstanbul Gaziosmanpaşa 1 Nolu Acil Yardım İstasyonundaki ambulans, bomba imha ekiplerinin bombayı imhası ile zarar gördü.
- 25 Eylül'de Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde yaralıları almaya giden ambulans şoförü Şeyhmus Dursun teröristlerce kurşun yağmuruna tutulan ambulansta hayatını kaybetti.
ULUSLARARASI KIZILHAÇ VE KIZILAY HAREKETİ
Görevi din, inanç, dil, ırk, toplumsal sınıf veya politik görüş farkı gözetmeksizin insan hayatı ve sağlığını korumak, insan varoluşunun saygı görmesini sağlamak, insanların acı çekmesini önlemek ve acılarını dindirmek olan uluslararası bir insani harekettir.
Hareketin amblemleri Kızılhaç (Hristiyan ülkeler ve diğerleri), Kızılay (Müslüman ülkeler) ve Kızıl Kristal (İsrail)'dir.
Kızıl Haç, 1863'teki Cenevre Konferansı'nda resmen hareketin amblemi olarak kabul edilmiştir. Bu amblemin tarafsız bir ülke olan İsviçre'nin bayrağındaki renklerin değiştirilmesi ile oluşturulduğu, dini bir anlam içermediği iddia edilir.
İçinde haç bulunduğu için Kızılhaç amblemini kullanmak istemeyen Osmanlı Devleti, 93 Harbi döneminde amblem olarak Kızılay figürünü kullanacağını ilan etmiştir. Kızılay figürü, Osmanlı bayrağındaki renklerin ters çevrilmesi ile oluşturulmuştu. Kızılay ambleminin resmen kabul edilmesi 1929'da geçekleşti. Kızılay amblemi, günümüzde 33 devletteki ulusal dernek tarafından kullanılır.
Ne Kızılhaç, ne de Kızılay amblemlerini kullanmayı kabul etmeyen İsrail'deki Kızılkalkan Derneği'nin, Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu'na kabul edilebilmesi için, 7 Aralık 2005'te düzenlenen bir diplomatik konferansta “Kırmızı Kristal” hiçbir dini, siyasi, etnik çağrışımı olmayan bir amblem olarak kabul edildi. Amblem, beyaz fon üzerinde köşeleri yukarı ve aşağı bakan kırmızı bir kareden oluşur. Harekete ve komiteye sonradan dahil olan ve Kızılay - Kızılhaç'ı ilk etapta kullanmak istemeyen ulusal dernekler için Kızılkristal'in içerisinde dini bütünlüğüne göre Kızılay veya Kızılhaç amblemini bulundurma zorunluluğu getirilmiştir. Bu sayede diğer iki amblemin koruyuculuk ve savaş anındaki savunuculuk özellikleri korunmuş olur.
KIZILAY, SAVAŞ ALANINDA YARALANAN YA DA HASTALANAN ASKERLERE HİÇBİR AYRIM GÖZETMEKSİZİN YARDIM ETMEK ARZUSUNDAN DOĞMUŞTUR.
11 Haziran 1868 tarihinde "Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti" adıyla kurulan Kızılay,
1877'de "Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti",
1923'de "Türkiye Hilaliahmer Cemiyeti",
1935'te "Türkiye Kızılay Cemiyeti" ve
1947'de "Türkiye Kızılay Derneği" adını almıştır.
Kızılay alameti, Devletler Hukuku'nun ilgi hükümleri gereğince, savaş zamanında silahlı kuvvetlerin sağlık servisleri ile o hükümlerin belirlediği kişi ve kuruluşlar için "koruyucu ve belirtici işaret" olarak kabul edilmiştir. Bunlar dışında kalan hiçbir kişi, kurul ve kurum, savaşta tarafsızlık ve dokunulmazlık timsali olan bu işareti kullanamaz.
Kızılay, Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Topluluğu'nun temel ilkelerini paylaşır. Bunlar; insanlık, ayrım gözetmemek, tarafsızlık, bağımsızlık, hayır kurumu niteliği, birlik ve evrensellik ilkeleridir.
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇ HİZMET YÖNETMELİĞİ
Resmi Gazete Tarihi: 06.09.1961 Resmi Gazete Sayısı: 10899
Madde 118 - Düşmanın silâhlı kuvvetlerinde ve memleketinde bulunan hastaneleri ve bunların sağlık personeli ile hademeleri o hizmette bulundukça ve tarafsızlıklarını muhafaza ettikleri müddetçe kendilerine dokunulmaz. Bunları ayırt eden işaret beyaz renk üzerine kırmızı haç işaretidir. Bu işaretler sol kolda pazu üzerinde taşınır. Aynı işaret hastanelerin çatıları, hasta ulaştırma araçları, çadırların üzerlerine, hastane gemilerinin bacalarına ve bordolarına özel talimatlarına göre yapılarak konur ve sancak direğine de bayrak olarak çekilir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinde bu işaretler beyaz renk üzerinde kırmızı aydır, (Kızılay).
SAVAŞ SUÇLARI ve ULUSLARARASI HUKUK
Savaş suçları ile ilgili 1907 tarihli IV nolu La Haye Sözleşmesi ve onun yönetmelikleri, 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri ve onların 1977 tarihli protokolleri de dahil olmak üzere pek çok uluslararası insancıl hukuk sözleşmesi hazırlanmıştır. Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü´nün (Statü) 8. Maddesi bu anlaşmalarda ve uluslararası örf ve adet hukukunda tanımlanmış uluslararası silahlı çatışma esnasında işlenen savaş suçlarının büyük bir bölümü üzerinde Uluslararası Ceza Mahkemesi´ne (UCM) yetki verir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, 1 Temmuz 2002 tarihinden sonra işlenmiş savaş suçları davalarının görüşülmesi için Lahey'de kuruldu. Bazı ülkeler, özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve İsrail, mahkemeye karşı eleştirilerde bulunup, katılmayı reddetmişlerdir ve mahkemenin vatandaşları üzerinde yargılama yetkisine sahip olmasına izin vermemişlerdir.
Uluslararası Ceza Mahkemesinin görev alanına giren, Lahey yönetmeliklerinde ve Cenevre Sözleşmeleri'nin I. Protokolünde, "Doğrudan sivil nüfusa, sivil eşyalarına, insani yardıma ya da barış koruyucu misyonların yanı sıra sağlayacağı önceden tahmin edilen somut ve doğrudan doğruya askeri avantaja oranla aşırı bir şekilde sivil hedeflere zarar vereceği ya da sivilleri yaralayacağı ya da rastlantısal olarak can kaybına yol açacağı bilinen saldırılar da dahil olmak üzere sivillere yönelik yasaklanmış saldırılar, Kızılhaç ve Kızılay amblemlerini taşıyan binalara, malzemelere, tıp birimlerine, ulaşım araçlarına ve kişilere karşı saldırılar ve askeri hedef olmayan din, eğitim, sanat, bilim ya da hayır amaçlarıyla kullanılan binalara, tarihi anıtlara ve hastanelere saldırılar" ihlal olarak değerlendiriliyor.
Savaş suçu, askerî veya sivil, kişi veya kişilerin, savaş kanunları ihlâli için uluslararası ceza hukuku çerçevesinde cezalandırılabileceği suçtur. Devletler arası çatışmalarda savaş kanunlarının her ihlâli bir savaş suçu sayılmaktadır, ama devlet içi çatışmalarda yer alan ihlâller savaş suçu sayılmayabilir.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ (TTB)
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Türkiye'deki hekimlerin örgütlü sesidir. Anayasal güvence altında, 6023 sayılı yasa ile kurulmuş kamu kurumu niteliğinde ve ülkedeki hekimlerin % 80'inin (83.000) üye olduğu bu örgütün ana gelir kaynağı üye aidatları olup hükümetten hiçbir yardım almaz.
Türk Tabipleri Birliği;
Türkiye halkının sağlığını korumak, geliştirmek ve herkesin kolay ulaşabileceği kaliteli ve uygun maliyetli sağlık hizmeti için çalışmak,
Meslek ahlakını en iyi şekilde korumak,
Tıp eğitiminin her alanında söz söylemek,
Hekimlik mesleğinin çıkarını her platformda dile getirmek,
Mesleğin, üyelerinin maddi, manevi haklarını korumak için kurulmuştur.
Türk Tabipleri Birliği meslek disiplinini sağlamak, hasta yakınmalarını araştırmak, hekimlerin özel çalışma ücretlerini belirlemek gibi konularda çalışmaktadır.
Hekim sayısının 100'ü aştığı 65 ilde yerel örgütlenmesi vardır. Türk Tabipleri Birliği'ne üye olmak bu odalardan birine başvurmak ile olanaklıdır. Bu odaların yönetim kurulları üyeler tarafından doğrudan seçilmekte, üye sayısı ile orantılı olarak 5-7 kişilik yönetim kurulları belirlenmektedir. Yönetim Kurulu yanı sıra disiplin konuları ile ilgili Onur Kurulları, özellikle mali denetimi yapan Denetim Kurulları ve merkez organları seçen "delegeler" yerel örgütlenmenin parçalarıdır.
İki yılda bir Haziran ayında yinelenen seçimlerle göreve gelen yerel kurullardan delegeler; yine iki yılda bir 11 kişilik Merkez Konseyi, Onur Kurulu ve Denetleme Kurulu üyelerini seçerler. Merkez Konseyi'nin temel görevi; Büyük Kongre'nin belirlediği örgüt politikalarına işlerlik kazandırmak, örgüt çalışmalarının koordinasyonunu sağlamak, merkezi yayınlar çıkarmak, kurslar düzenlemek, mesleki sorunlarla ilgili olarak diğer kurumlarla görüşmeler yapmaktır. Merkez Konseyi'nin teknik çalışmaları kollar ve komisyonlar tarafından yapılmaktadır.
Yerel örgütlenmeler olan tabip odaları ise, üyelerle doğrudan ilişki içindedirler. Odaların teknik çalışmaları o komisyon ve kollar tarafından yürütülürken, özellikle hekimlerin yoğun olduğu birimlerde "hastane temsilciliği" gibi uç birimleri vardır. Türk Tabipleri Birliği yerel (odaların ikişer temsilcisinin katılımı ile) mekanizmasına daha çok katılabilmesi amacıyla Genel Yönetim Kurulu modelini, GYK'dan seçilmiş 7 kişilik Merkez Yürütme Kurulu (MYK)'yı gerçekleştirmektedir. Genel Yönetim Kurulu yılda 4 kez, MYK'da her ay toplanmaktadır.
Türk Tabipleri Birliği'ne üyelik serbest çalışan hekimler için zorunlu olmakla birlikte, halen üyelerinin yarısı, kamuda çalışan, üyeliği zorunlu olmayan hekimlerdir. Üyelik aidatları Büyük Kongre'ce teklif edilir ve Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanır.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nin Ankara'da seçilmiş kurullardan Merkez Konseyi her hafta, Onur Kurulu ve Denetleme Kurulu yılda en az iki kez olağan toplantı yapmaktadır.
Türk Tabipleri Birliği, ulusal düzeyde Sağlık Meslek Birlikleri Grubu'nun, (Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Türk Veteriner Hekimler Birliği ile birlikte) kurucu üyesidir. Ayrıca, sendikalar ile de iletişim, işbirliği gerçekleştirilmektedir.
Uluslararası düzeyde; Dünya Tabipler Birliği, Avrupa Tıp Eğitim Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü ile Avrupa Tabip Birliklerinin oluşturduğu Forumun üyesi olup, toplantılarına aktif üye olarak katılmaktadır. Avrupa Uzmanlar Birliği (UEMS)nin "assosiye", Pratisyenler Birliği'nin de "gözlemci" üyesidir.
Türk Tabipleri Birliği Meslek İçin Ne Yapar?
TTB hekimlerin mesleki yeterliliğinin devamı ve eğitimlerini çeşitli şekilde izler. Türk Tabipleri Birliği Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitiminin meslek uygulamasındaki önemini göz önüne alarak yıllardan beri her platformda, tıp eğitimini nitelik ve nicelik yönünden irdeleyip görüşünü dile getirmekte, daha iyiye gitmesi için kamuoyu yaratmaya çalışmaktadır.
TTB Tıpta Uzmanlık Eğitimi ile ilgili raporlar hazırlayıp ilgililere sunmakta ve uzmanlık eğitimi ile ilgili görüş bildirmektedir.
Bu etkinliklerin yanısıra TTB temel sorumluluğunun hekimin sürekli eğitimi alanında olduğunu düşünmektedir. Bu amaçla odalarda hekimlerin eğitimi için mesleki yayınlar yapılmakta, kurslar düzenlenmektedir. Bunun yanı sıra örgütün birimlerince hazırlanan ve ülkedeki mezuniyet sonrası eğitim ortamının standardizasyonunu ve sürekli eğitimin mesleki doyum yanı sıra özlük hakkına da dönüşebilmesini sağlayacak "Sürekli Eğitim Etkinlikleri Değerlendirme Yönergesi"ni uygulamaya koymuş ve başarıyla yürütmektir.
Türk Tabipleri Birliği çeşitli konularda sürekli eğitim kursları düzenlemektedir. Spor Hekimliği, Turizm ve Sağlık Kursu düzenlemektedir. Bu kurslar arasında "İşyeri Hekimliği Kursu"nun özel bir yeri vardır. Bugün yalnız İşyeri Hekimliği Sertifika Kursunu bitiren hekimler "işyeri hekimi" olarak çalışma yetkisine sahip olabilmektedirler. Şimdiye kadar 30.000'e yakın hekim sertifika almıştır. 2005 yılından sonra İşçi Sağlığı İşyeri Hekimliği temel eğitim sertifika programı protokol imzalayan üniversitelerle birlikte düzenlenmektedir. Temel ve ileri eğitimler olarak kurgulanan eğitim programı uzaktan ve yüzyüze aşamalarından oluşmaktadır.
Ayrıca 1995-96 yıllarından beri çeşitli illerde "Adli Hekimlik" ve "Olağandışı Koşullarda Hekimlik" kursları düzenlenmiştir.
Türk Tabipleri Birliği bu kurslar dışında gerek çıkarılan yayınlar, gerek konferans, grup çalışması gibi etkinliklerle hekim eğitimine katkıda bulunmaktadır.
1995 yılından beri Türkiye'deki uzmanlık eğitiminin niteliğini artırılmasına dönük etkinliğini, uzmanlık dernekleriyle birlikte sürdürmektedir. Bu arada uzmanlık dernekleri ve TTB tarafından oluşturulan Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu "UDEK" Türkiye'de yeni bir heyecan yaratmış, Tababet Uzmanlık Tüzüğü tartışmaları-değerlendirmeleri başta olmak üzere yeterlilik kurulları oluşturulması çalışmaları yürütülmektedir.
Politika
Türk Tabipleri Birliği Sağlık Bakanlığı Merkezi Etik Kurulu gibi doğrudan üyesi olduğu yerler dışında çağrılı olduğu tüm komisyonlarda hekimlik mesleği ile ilgili tutumunu dile getirmektedir.
Ayrıca meslek ile ilgili olarak kamuoyu oluşturmakta, yasal çalışmalar için parlamento ve diğer kurumları bilgilendirmektedir. Sağlık Bakanlığı, SSK gibi hekimlerin yoğun çalıştığı ve sağlık politikalarının belirlendiği kurumlarla görüş alışverişi yapılmaktadır.
Karşılıklı görüşmelerin sonucuna ulaşmakta yetersiz olduğu durumlarda TTB "Beyaz Yürüyüş" “GöREV” gibi eylemleri de gerçekleştirmektedir.
Ekonomi
Sağlık harcamaları konusunda uzman gruplara hazırlatılan raporlar yanı sıra TTB, özel çalışan hekimler ve kurumların uymakla mükellef oldukları "asgari ücret tarifesini" belirlemektedir. Bu TTB'ye yasalarla verilmiş bir sorumluluktur ve Fiyat Tarifesi TBMM dahil pek çok kurum tarafından kullanılmaktadır. Fiyat Tarifesi dışında ayrıca TTB, İşyeri Hekimliği, Spor Hekimliği asgari ücret tarifelerini de belirlemektedir.
Üyelik Hizmetleri
TTB üyelerine yayınlar, eğitim etkinlikleri yanı sıra kimlik kartı, protokol defteri vb. vermektedir. Bunların dışında TTB üyeliği, hekimlere meslektaşları ile tek ses olup, örgütlülüğünün heyecanını birlikte yaşama fırsatını vermektedir.
Etik
Meslek uygulamaları ve tutumlar ile ilgili Tıbbi Deontoloji Tüzüğü'nün izlenmesini yerel örgütler sağlar. Etik konularında gerek Dünya Tabipleri Birliği genelgelerini çevirerek gerekse Türkiye özelinden konu başlıklarında görüşler oluşturarak tıp ortamına katkı sunar.
TTB Halk İçin Ne Yapar?
TTB yayınları, web sayfası, kitle iletişim araçları ile halkı bilgilendirilmektedir. TTB merkezde bir Basın Bürosu çalışmaktadır. Basın kuruluşlarına ve gazetecilere dosyalar sunmaktadır.
Türk Tabipleri Birliği halk sağlığını ilgilendiren çeşitli konularda tutum belirlemekte, raporlar hazırlamakta, halkı bilinçlendirmektedir. Çernobil/radyasyon konuları, çevre duyarlılığı, temiz su kaynakları, bulaşıcı hastalıklar, sağlık reform taslakları eleştirileri, sigara bu çalışmaların örnekleridir.
Özel Projeler
Türk Tabipleri Birliği 1991-1992 yıllarında Kanada Halk Sağlığı ile müşterek bir proje yürütmüş, halk sağlığı alanında multidisipliner projeleri desteklemiştir. 1995-1996-1997 yıllarında ise adli hekimlik alanında Avrupa Topluluğu'nun da desteklediği bir proje yürütmektedir.
İnsan Hakları
TTB insan haklarının çeşitli alanlarında (yaşama hakkı, işkence, sağlık hizmetinden yararlanabilme hakkı gibi) yoğun çalışmalar yapmaktadır. 1997 yılında bu çalışmaları nedeniyle PHR (Physicians for Human Rights)'ın İnsan Hakları ödülünü almıştır. Türkiye'de de çok sayıda ödüle değer görülmüştür.
Geçtiğimiz yıllarda işkencenin önlenmesi ve açlık grevleri, mahkum sağlığı konularında yoğun çalışmalar yürütmüştür.
Ödüller
TTB, Dr.Behçet Aysan Şiir Ödülü, Nusret Fişek Halk Sağlığı Ödüllerini vermekte, TTB-STED Fotograf Yarışması'nı düzenlemektedir.
TTB Kaynakları
Üye aidatları, eğitim etkinlikleri, yayınlar TTB'nin temel gelir kaynaklarıdır.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ KANUNU
Kanun No: 6023; (Resmi Gazete: 31.01.1953/8323)
Madde 2-Türk Tabipleri Birliği; Tabip odaları, Merkez Konseyi, Yüksek Haysiyet Divanı ve Büyük Kongreden ibaret teşekküllerin bütünüdür. Bu birlik hükmi şahsiyeti haiz bir teşekküldür.
Madde 3-(Değişik: 08.01.1985 - 3144 s.Y.m.2; Değişik birinci fıkra:18.06.1997-4276 s. Y. m.9) Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar.
Madde 4-Birlik, aşağıda yazılı hizmetleri yapmakla mükelleftir:
a)Halk sağlığına ve hastalara fedakârlık ve feragatle hizmeti ideal bilen meslek geleneklerini muhafaza ve geliştirmeye çalışmak,
b)Azalarının maddi ve manevi hak ve menfaatlerini korumak ve bunları halkın ve Devletin menfaati ile en iyi bir şekilde denkleştirmeye çalışmak,
c)Halkın sağlığını korumaya, azalarını muayyen refah seviyesine ulaştıracak gerekli iş sahaları bulmaya, İş Kanunu ile sosyal kanunların ve bunlara bağlı nizamname ve talimatname hükümlerinin tatbikatında meslek ve meslektaşların hak ve menfaatlerini korumaya ve her türlü iş tevziinin âdilâne bir surette düzenlenmesine çalışmak,
d)Halk sağlığı ve tıp meslekleri ile ilgili meseleler için resmi makamlarla karşılıklı işbirliği yapmak,
e)Halk sağlığını ve tıp meslekini ilgilendiren işlerde resmi makamlardan yardım sağlamak.
Madde 28-İdare Heyetinin diğer vazifeleri şunlardır:
I-Sanat icrası hakkındaki kanunların ve bunlarla ilgili mevzuatın gereği gibi uygulanmasına yardım etmek. Bu arada:
a)Oda âzaları ile hastalar arasında aracılık yapmayı meslek edinenlerle oda âzalarının işbirliği yapmasını,
b)Meslek mensupları arasında karşılıklı gayrimeşru menfaat sağlanmasını,
c)Meslek âdabına uymayan ve tıp mesleklerinin icrasına dair kanunun kabul ettiği çerçeve dışında tabela kullanılmasını,
d)Sinema, radyo, müstahdemler veya sair yazılı ve sözlü vasıtalarla reklâm yapılmasını,
Önlemek.
II-(Değişik paragraf: 5477 sayılı Kanun m.4 Resmi Gazete:30.03.2006 / 26124) Tabip odalarının veya birlik teşekküllerinden herhangi birisinin göstereceği lüzum üzerine, muayene, ameliyat ve girişimsel işlem ücretlerinin miktarlarını gösteren rehber tarifeler düzenlemek. Bu tarifeler Merkez Konseyince tasdik edildikten sonra Sağlık Bakanlığına bildirilir.
III-Oda âzaları arasında, oda âzaları ile iş verenler arazında, oda âzaları ile hastalar ve hasta sahipleri arasında çıkabilecek ihtilâfları uzlaştırmak veya icabında hakem usulüne müracaat etmek. Bu maksatla:
a)Oda âzaları arasında çıkacak mesleki ihtilâfları, deontoloji bakımından halletmek,
b)Oda âzaları ile iş verenler arasında çıkabilecek ihtilâfları uzlaştırmak, icabında hakem usulüne müracaat etmek,
c)Oda âzaları ile hasta veya hasta sahipleri arasında ücret veya tedavi ile ilgili çeşitli ihtilâfları tıp topluluğunun şerefini esas tutarak, hastalığın önemine, tedavi ve hizmetin gerektirdiği çalışmaya, hastanın ve oda âzasının vaziyetlerine göre uzlaştırma yolu ile halle çalışmak veya hakem usulüne başvurmak.
IV-Azaların daha yüksek bir meslek kültürüne erişmeleri için:
a)Kütüphane açmaya çalışmak,
b)Azaların mesleki tekâmülleri için gerekli teşebbüslerde bulunmak ve bu hususun yerine getirilmesi için resmi ve hususi sağlık teşekküllerinden faydalanmaya çalışmak.
V)Azaları memleketin sağlık meselelerini incelemeye ve bu hususta araştırmalar yapmaya teşvik etmek ve bunlardan çıkacak sonuçlara göre ilgili sağlık makamlarından dileklerde bulunmak,
VI-Meslekin haysiyetini ve meslektaşların hukuk ve menfaatlerini diğer makamlar nezdinde savunmak,
VII-Lüzum görülecek yerlerde belirtilecek salahiyetler dairesinde temsilciler tayin etmek.
Madde 38- Haysiyet Divanı, odaya girmeyen veya kanunun kendisine tahmil ettiği diğer vecibeleri yerine getirmeyenler hakkında inzibati ceza verir.
Madde 39-Haysiyet Divanı, evrakı kendisine tevdi edilen azaların fiil ve hareketlerinin mahiyetine göre aşağıdaki inzibati cezaları verir:
a)Yazılı ihtar,
b) (Değişik bent: 5477 sayılı Kanun m.6 Resmi Gazete:30.03.2006 / 26124) b) O yılki en yüksek yıllık üye aidatının üç katından az, beş katından fazla olmayan para cezası,
c)15 günden 6 aya kadar geçici olarak sanat icrasından meni,
d)Bir mıntıkada üç defa sanat icrasından meni cezası almış olanları o mıntıkada çalışmaktan meni.
Haysiyet divanları, bu cezaların verilmesine sıra gözetmeksizin geniş takdir hakkını kullanırlar.
Madde 40-(Değişik: 19.06.1963-256/1 md)Haysiyet divanları tarafından verilen disiplin cezaları aleyhine, kararın üyeye tebliğinden itibaren 15 gün zarfında yazılı olarak itiraz edilebilir. İtiraz dilekçesi, karar aleyhindeki belgelere dayanan savunma ile birlikte ve imza karşılığında (Yüksek Haysiyet Divanına gönderilmek üzere) Oda İdare Heyeti Başkanlığına verilir. Müddeti içinde itiraz edilmeyen disiplin cezalarından, yazılı ihtar ve para cezaları kesinleşir ve derhal tatbik edilir.
Cezalandırma halinde karar aleyhinde, itiraz vaki olmasa dahi geçici olarak sanattan veya bir bölgede çalışmaktan men kararları idare heyeti başkanlığınca yüksek haysiyet divanına gönderilir. Bu hususlara mütedair olan kararlar Yüksek Haysiyet Divanının tasdikiyle tekemmül eder.
Madde 59-Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nin vazifeleri şunlardır:
a)Lüzumu halinde tabip odaları idare heyetlerini ilgili makamlar nezdinde temsil etmek,
b)Birliğin tabip odaları ile ilgili işlerini takip etmek,
c)Tabip odalarının çalışmalarını ve muamelelerini ahenkleştirmek, takip ve murakabe etmek,
d)Yılda bir defa Büyük Kongreyi toplamak,
e)Tabip odalarının dahili nizamnameleriyle diğer hususlar ve lüzum görülecek diğer işlere dair hazırlayacağı nizamname ve talimatnameleri Kongrenin tasvibine arz etmek,
f)Türk Tabipleri Birliği azalarını sosyal sigortaya teşvik ve isteklilerin bu husustaki işlerini teshil ve tanzim etmek,
g)Meslektaşların birbiri ile ve hastaları ile münasebetlerini düzenleyen deontoloji nizamnameleri hazırlamak,
h)Lüzum görülecek hallerde (61) inci madde hükümlerine uygun şekilde Büyük Kongreyi fevkalâde toplantıya çağırmak.
SUÇU VE SUÇLUYU ÖVME
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 215: “İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”