TIBB-I NEBEVİ NEDİR, NE DEĞİLDİR?
Sağlık Bakanlığı, çıkardığı bir yönetmelikle geleneksel tedavi yöntemleri arasında sayılan hacamat ve sülük gibi yöntemlerin hastanelerde uygulanmasına kapı açmıştır.
millivicdan.org - Tıbb-ı nebevî ya da Nebevî tıp (Peygamber tıbbı), İslam peygamberi Muhammed bin Abdullah'ın tıp ile ilgili hadislerini kaynak alan İslam ilimidir. İnsan sağlığının korunmasında, tedavi ve tedavi araçlarının nasıl uygulanacağı konusunda peygamberin tavsiye ve uygulamalarını dikkate alır.
Tıbb-ı Nebevi, ağırlıklı olarak koruyucu hekimliğe, hastalanmadan hastalıklardan korunma yöntemleri üzerine yoğunlaşmıştır.
Peygamberimiz; “İnsanoğlu midesinden daha zararlı bir kap doldurmamıştır. İnsanoğluna belini doğrultacak birkaç lokma kâfidir. Mutlaka yemesi gerekirse midesinin üçte birini yemeye, üçte birini içmeye, üçte birini de nefes alıp vermeye (havaya) bırakmalıdır” demektedir.
Tıbb-ı Nebevi'de kan aldırma işlemi yapılmaktadır. Kan aldırma işlemine hacamat denir.
Peygamberimizin öğle saatlerinde uyumayı bir alışkanlık haline getirdiği çok yaygın olarak bilinir.
Öğle saatlerinde bir saat kadar uyumanın veya hafifçe kestirmenin adına “kaylule uykusu” denilmiştir. Yunanistan'da buna “Siesta” derler ve halkın çoğu yapar.
Peygamber, “Tedavi olunuz. Ancak haram olan şeylerle tedavi olmayınız” demiştir.
Rukye (Üfürükçülük), hastalık ve kötülüklerden korunmak veya kurtulmak amacıyla dua okuyup üfleme anlamında bir terim.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu 28 Eylül 1979 tarih ve 1883 sayılı kararında, “Cenâb-ı Hak'tan şifa umarak hastalara Kur'ân-ı Kerîm ve şifa ile ilgili dualar okumanın câiz, halkı kandırmak ve gaipten haber vermek amacıyla üfürükçülük yapmanın ise dinen yasak olduğunu” belirtmiştir.
Türkiye'de kırsal kesimlerde hekimlerden önce üfürükçülere başvuranların sayısı hiç de az değildir.
Sağlık Bakanlığı, çıkardığı bir yönetmelikle geleneksel tedavi yöntemleri arasında sayılan hacamat ve sülük gibi yöntemlerin hastanelerde uygulanmasına kapı açmıştır.
Osmanlı'da geleneksel tıptan vazgeçip modern tıbba yönelmenin resmi başlangıcı, 1827 yılında, 2. Mahmut döneminde Tıphane-i Amire adıyla ilk modern tıp mektebinin açılması ile olmuştur.
MODERN TIPTAN GERİYE DÖNÜŞ SÖZ KONUSU OLAMAZ.
AMA, GELENEKSEL TIPTAN POZİTİF VERİLER ALINIRSA YARARLANILMALIDIR.
TIBB-İ NEBEVİ'NİN, ÖZELLİKLE KORUYUCU HEKİMLİK CİHETİYLE HALKIN KATILIMINI SAĞLAMAK AÇISINDAN FAYDASI YADSINAMAZ”¦