millivicdan.org - Milli Gücümüzü, bilim, akıl, cesaret, kardeşlik, tarih bilinci, imanımız ve Milli Vicdanımız ile birleştirelim. Tüm kardeş-akraba millet ve topluluklar ile birlikte Büyük Türk Birliğine doğru cesurca, kararlılıkla ve dimdik yürüyelim.

Bir insanın kardeşleriyle, ailesiyle, akrabalarıyla ve sevdikleriyle birlik ve dayanışma içinde olmayı, birlikte yaşamayı istemesinden daha doğal ne olabilir”¦
-İzin verirler mi?
-Kim ne diyebilir ki?
-Komşular”¦ Komşular izin verirler mi?

İnsan ilişkilerinde birlik ve dayanışma içinde olma isteği ne kadar doğal değil mi? Ve böyle bir arzuyu gerçekleştirmek söz konusu olduğunda yukarıdaki gibi bir endişe ve böyle bir diyaloğun yaşanması da o derecede sıra dışı olurdu. Öyle değil mi?

Peki, söz konusu kardeş/akraba millet ve topluluklarla birlik olmak, birlikte yaşamak söz konusu olursa aynı rahatlığı hissedebiliyor muyuz?

O işte biraz zor”¦ Ne içerden, ne de dışarıdan rahat bırakmazlar. Hemen içeriden ırkçılıkla, kafatasçılıkla suçlarlar, yaftalarlar. Dışarıdan da hemen nifak sokarlar. Ajanlar-provokatörler aracılığıyla yapay husumetler, terör çıkarırlar, birbirine düşürürler. Sittin sene bir daha bir araya gelemezsin”¦

Bugün Sovyetler Birliği enkazından kurtulan Türk Cumhuriyetleri işte bu yüzden hala bir araya gelememektedir. Emperyalistlere kolay yutacak, küçük lokmalar sömürgeler lazımdır. Onların sevk-i idaresi kolay olmalıdır. Otur deyince oturmalı, sopayı gösterince tırsmalıdır”¦ Kötünün daha kötüsü olurda emperyalistin iyisi olmaz. Hepsi bizi küçük zayıf parçalar halinde görmek isterler. Emperyalistler ve işbirlikçileri bizim Oğuz, Kazak, Kırgız, Azeri, Türkmen, Özbek, Tacik, Uygur, Tatar, Çuvaş, Yakut, Balkar, Karay, Altay, Gagavuz, Başkurt, Kürt”¦ kalmamızı, ayrışmamızı isterler. Ortak adımızın Türk olduğunu kabul etmezler, TÜRK diyemezler, demek istemezler. Bizi bize yabancılaştırmak ve duyarsızlaştırmak isterler. Türk'ü Türk'e, Müslümanı Müslümana kırdırmak isterler. Sömürülecek ve onlara hizmet edebilecek kadar yaşamamızı, dik duramayacak kadar da hasta olmamızı isterler. Azıcık buyruklarından çıkınca ensemize kırbacı şaklatmak isterler”¦

Bugün bölgemizde at oynatan emperyalistlerin yaptığı tam olarak budur işte. Bölerek, parçalayarak boyunduruklarına almak ve rahat rahat sömürmek istiyorlar. Onlar bizi moleküllerimize kadar ayrıştırmak- bölmek isterken, karşı koyabilmenin sadece ve sadece bir tek yolu vardır: Birbirimize kenetlenmek, Birlik olmak!

Biz birlikten söz edince, işbirlikçiler bize hemen Avrupa Birliğini hedef olarak gösterirler. Bilimde, teknolojide bir takım iyi şeylerde onlardan almamız gereken değerler var elbette ancak, herşeye rağmen onların hiç aşamadıkları, kökleri izin vermediği için hiçbir zaman da aşamayacakları bir Haçlı kafaları var ki iflah olmaz”¦ Ne yapsak nafile”¦ Elli yıl değil iki yüz elli yıl da geçse bizi asla almazlar. “AB trenini kaçırmayalım” diye dolduruşa getirip “AB dolmuşuyla” memleketi bir meçhule götürmek isterler. Götürdüler de nitekim”¦

İşte bu yüzden, birinci ve öncelikli hedefimiz Büyük Türk Birliğini kurmak olmalıdır. Tek Devlet gerekmiyor. Bilen bilir, büyük gemilerin gövdesi çok kompartımanlı yapılır. Neden? Her biri tek başına da olsa yüzebilecek parçalar birleştirilir. Bir parçası su alsa da gemi batmasın diye. Biz de akraba millet ve topluluklarımız ile işte böyle bir birlik kurmalıyız. Her biri hür ve bağımsız; hepsi yek yürek, tek nefes, tek ses”¦

Gürültü koparmadan, gösterişten uzak, sessiz, sakin, kararlı ve azimle çalışılmalıyız. Hedef olmamak, hedefi bulmak lazımdır. Milli hedeflerimize kilitlenmeli, kendi gündemlerimizi kendimiz belirlemeliyiz. Emperyalistlerin belirlediği gündemlere hedeflere enerjimizi ve nefesimizi harcamamalıyız. Bizi bu ulvi yoldan çevirmek isteyecek dâhili ve harici düşmanlar, hainler ve işbirlikçileri her zaman olacaktır. Pirinç içinde beyaz taşlar da olacaktır. Bakın ABD Dışişleri Bakanlığı yazılı açıklama yapıyor "biz 80 lider yetiştirdik, onlar şimdi dünyayı yönetiyor" diyor ve isimlerini alenen ilan ediyorlar. Ses var mı, yok. Değişen bir şey var mı, yok. Rusya'nın telinden çalan medya, kalemler ve siyasiler yok mu, var. Pirinçteki beyaz taşları da küçümsememek lazım ama kocaman siyah taşlar da ortada.

Ne ABD, ne Avrupa, ne Rusya, ne Çin, nede bizim müslüman diye bağrımıza bastığımız Araplar ve Acemler bizim birlik olmamızı istemezler. Hepsi de kendi menfaatlerine bakar. Zaten çoğu emperyalizmin zokasını yutmuş kukla rejimlerce yönetilmektedir. Bunlara ve her şeye rağmen biliyoruz ki, en büyük düşman dışarıda değil içimizde. Bu kadar çok haini yetiştirmeyi nasıl başarıyoruz bilemiyorum...

Türk ve Müslüman kimliğinin arkasına saklanmış o kadar çok hain, ajan ve provokatör var ki ortada, bunları şak diye ayıracak bir ayıraç da yok maalesef. Elimizdeki en güçlü ayıracı da atalarımız işaret etmiştir: "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" demişlerdir. Daha birkaç gün önce Musul'a rutin nöbet değişimine giden birkaç yüz askerimizi birkaç bin ve orayı 82.nci vilayetimiz yapıyoruz provokasyonu ile abartılı bir şekilde dünyaya sunarak devletimizi zor duruma sokanları ve doğudaki terörle mücadeleyi Türk-Kürt Savaşı, Türkün İntikamı gibi sunmaya çalışan medya hainlerini ibretle izledik. Bazı şeyler o kadar aşikâr ki kılavuza ihtiyaç yok. Ama ne acıdır ki, onların hakkından tam olarak gelecek yeterli mekanizma da işletilemiyor”¦ AB sözleşmesi ile bağlanmış elimiz kolumuz.

Paranoyaya düşmeden bilimsel kuşkuculuk ile olanı biteni sorgulamayı öğrenmeliyiz. Yapılan işler, üretilen politikalar ne kadar milli, kime ne kadar hizmet ediyor, sonrasında nelere yol açar adım adım sorgulamalıyız. On numara elek de kullansak her şeye rağmen, hainlerin son numaralarını dibe vurmadan göremeyebiliriz. İşte o zaman berberde saçları önüne dökülen adam gibi ak ile karayı açıkça görmek mümkün olabilir.

Düşman işgaline uğrayan İzmir'de, İstanbul'da azınlıklar ve hainlerin yaptıkları, tarihin henüz tozlanmaya başlayan sayfalarında ve anılarda ibret için durmaktadır. O günleri unutmayalım. Allah memleketimize o günleri tekrar yaşatmasın...

Devletçe Milletçe tek yumruk olmalıyız. Her türlü hıyanete karşı dimdik karşı durmalıyız. Biz ki Osmanlı'nın enkazından doğrulup 7 düvele diz çöktürmüş bir milletiz. Allah'ın izniyle gücümüz yine 7 düvele yeter, hiç korkmayalım. Yeter ki birlik olalım. Tek yürek, tek nefes, tek ses olalım! Dostumuzu düşmanımızı bilelim. Milli Gücümüzü, bilim, akıl, cesaret, kardeşlik, tarih bilinci, imanımız ve Milli Vicdanımız ile birleştirelim. Korkmayalım. Tüm kardeş-akraba millet ve topluluklar ile birlikte Büyük Türk Birliğine doğru cesurca, kararlılıkla ve dimdik yürüyelim. Tek çıkış yolu budur kardeşlerim. Başka çıkış yok!

Dr. İrfan SEVİNÇ
Emekli Albay