ÖRGÜT ÇANTASINDA Kİ ACI GERÇEK - Lütfü ŞEHSUVAROĞLU | Milli Vicdanın İlimle Hicreti
  • YAZARLAR
  • Emrullah ÖNALAN
  • Mehmet Zeki İŞCAN
  • Cevat GERNİ
  • Hasan SAĞINDIK
  • Seyfullah TÜRKSOY
  • Menderes ALPKUTLU
  • Lütfü ŞEHSUVAROĞLU
  • Turan GÜVEN
  • M. Hanefi PALABIYIK
  • Kemal Polat
  • İrfan SÖNMEZ
  • Mustafa AKIN
  • Hacı GÜRHAN
  • Hafize ŞAHİNER
  • Fatma Sönmez
  • Ahmet ÜNAL
  • İrfan SEVİNÇ
  • Şahabettin YILDIZ
  • Oğuzhan ÖLMEZ
  • Ahmet Coşkun DÜNDAR
  • Muharrem BİTİREN
  • Mehmet SAĞLAM
  • Mete ÖZDİKİCİ
  • Ahmet ÖZTÜRK
  • Ufuk ÜNAL
  • B.BARIŞ KERİMOĞLU
  • M.Çağdaş ÇAYIR
  • Ahmet İZZETGİL
  • ERHAN HAŞLAK
  • Veysel AŞKIN
  • Suat UNGAN
  • Hayrullah DEMİR
  • Cemil İLBAŞ
  • Tahsin BULUT
  • Coskun KÖKEL
  • Bülent KARAKELLE
  • Senar BAŞAK
  • Küşat TAŞKIN
  • Orhan ARSLAN
  • Hakkı DURU
  • Hüseyin AKDOĞAN
  • Osman Kenan AKSOY
  • Hayrettin NEŞELİ
  • Kerim Alperen İBİŞ
  • R.Alparslan TOMBUL
  • Mehmet DOĞAN
  • Ali ARASOĞLU
  • Manaf BAGİRZADE
  • Zülfikar ÖZKAN
  • Veysi ERKEN
  • Abdulnasir KIMIŞOĞLU
  • Ömer YÜCE
  • Cengiz Yavilioğlu
  • Kemal YAVUZ
  • M.Lütfü YILDIZ
  • Orhan İBİŞOĞLU
  • Mehmet OKKALI
  • İsmet TAŞ
  • İsmail GÜVENÇ
  • M.Alperen ÇÜÇEN
  • Orhan KAVUNCU
  • Mustafa Toygar
  • Mete GÜNDOĞAN
  • Sadi SOMUNCUOĞLU
  • Ertugrul ASİLTÜRK
  • Yunus EKŞİ
  • Muhammet Esat KESKİN
  • Yücel OĞURLU
  • Aynur URALER
  • Hasan Gökhan Kotan
  • Mehmet Akif OKUR
  • Bozkurt Yaşar ÖZTÜRK
  • Mahmut Celal ÖZMEN
  • Fazlı POLAT
  • Mustafa İLBAŞ
  • Serkan AKIN
  • Musa IŞIN
  • Gündüz GÜNEŞ
  • Enver Alper GÜVEL
  • Necdet TOPCU
  • Onur ERSANÇMIŞ
  • Mehmet Bozdemir
  • Fahri Akmansoy
  • M. İkbal Bakırcı
  • M.Talât UZUNYAYLALI
  • Rubil GÖKDEMİR
  • Zeki ŞAHİN
  • Özkan ÖZKAYA
  • Dr. Muhsin YILMAZÇOBAN
  • İparhan UYGUR
  • Sami ŞENER
  • Hakkı ÖZNUR
  • Mehmet MUTLUOĞLU
  • Nurettin KALDIRIMCI
  • Ali Rıza MALKOÇ
  • Namık Kemal ZEYBEK
  • Atilla BİTİGEN
  • Mahmut Zeki ÇABUK
  • Emre KESKİN
  • Şener MENGENE
  • Selami BERK
  • Mehmet MUTLUOĞLU
  • Abdullah NEHİR
  • Gafur OTURAK
  • Recai ÇELİK
  • Ahmet Berhan YILMAZ
  • Nazmi ÖLMEZYİĞİT
  • Necdet BAYRAKTAROĞLU
  • Tarık Sezai KARATEPE
  • nikaO
  • Mustafa Duman
  • Ramazan ASLANBABA
  • Feyzullah BUDAK
  • Mahmut Esfa EMEK
  • Orhan SÖYLEMEZ
  • Asiye TÜRKAN
  • MİLLİ VİCDAN
  • KONUK MAKALELERİ
    ÖRGÜT ÇANTASINDA Kİ ACI GERÇEK
    Yazar: Lütfü ŞEHSUVAROĞLU
    “Nusaybin'de 25 PKK'lı teslim oldu” haberini işittik. Teslim olanlar arasında Zehra Kaya da vardı. Zehra Kaya ile babası Mehmet Kaya'nın kucaklaşma sahnesi gönülleri dağladı.
    millivicdan.org - Nusaybin ilçesindeki operasyonlar sırasında bir çanta bulundu.

    Öğrencilerin sırt çantalarına benzer bir çanta. Meyvelere bile terk ettikleri yerde bomba düzeneği yapmışlardı teröristler. Bırakıp kaçtıkları yere güvenlik güçleri veya halk girince berhava olsunlar diye hemen her şeye bomba düzeneği kurmuşlardı. O sırt çantalarında bomba düzeneği olabilirdi. Neyse ki bir çanta aranabildi patlatılmadan.

    Ya patlatılsaydı? Acı bir dramdan haberimiz olmayacaktı ve dram meraklıları dizi izlemeye devam edecekler, sanal aşkların veya sanal kahramanlıkların izini süreceklerdi. Her zamanki gibi”¦

    Zehra Kaya'nın ailesine hitaben yazdığı mektuplar arama sırasında o çantalardan birinde bulundu. Bir sırt çantasında”¦

    “BU NOTLAR KİMİN ELİNE GEÇERSE LÜTFEN AİLEME YETİŞTİRSİN!”

    Not kapital yani büyük harflerle yazılmıştı. Daha sonra “Nusaybin'de 25 PKK'lı teslim oldu” haberini işittik. Teslim olanlar arasında Zehra Kaya da vardı. Zehra Kaya ile babası Mehmet Kaya'nın kucaklaşma sahnesi gönülleri dağladı. “Çok teşekkür ederim, Allah razı olsun!” dedi baba, bu kadar diyebildi”¦

    Başkaca ne dediyse laf olsun diye dedi. Çünkü en güzel anlar, en büyük saadet ebeveynin evladına kavuşmasıdır. Zehra Kaya PKK'ya kanan binlerce gençten biriydi. Artık hatasını anlamıştı. PKK'ya kanan sadece Zehra Kaya mı? O Kürt çocuklarının PKK'ya kanmasını ben öteden beri devletin PKK'ya kanmasından daha masum bulurum.

    Kürt Sorunu'nu işlediğim Kürtler Nasıl Türk Olur ”“ Kürt Sorununa Türk Tarih Felsefesi Açısından Bir Yaklaşım adlı kitabımda yıllar evvel bugünkü gafleti, bugünkü kandırılmışlığı, bugünkü çözüm sürecini, bugünkü David Phillips-Henri Barkey kuşatılmışlığını yazmıştım.

    Kürt milliyetçiliğinin aşkın bir felsefesi ve örgütlenmesi olsa neyse diye bölücü terör örgütünü tahlil etmiştim. Keşke bölücü örgüt mensupları Kürt milliyetinin ne idüğünü kavrayabilselerdi.

    Devlet silahlı terör örgütünü yok etmeden Kürt açılımına nasıl gider? Tamamen caşların* tezgahında bir çözümleme”¦

    Önce silahla sarılanları ve suç işleyenleri, cinayet şebekesini tamamen devletin demir pençesinde dize getireceksin, sonra af icap ediyorsa af edeceksin.

    Ayrıca çoğulcu olarak bütün Kürt unsurları ile çözüm sürecini yürütmek icap ederdi. Devlet silahlı terör örgütüyle pazarlık yapar mı?

    Ama o zamanlar itiraz ettiğimizde bugün güya devletin yanında yer alır gözükenler ne yazık ki; “elbette elinde silah bulunanla pazarlık yapar devlet bunda ne var?” diye akılları sıra mantıklı cevaplar yetiştirmekte pek mahirdiler. Devlet, bu her şeyi bildiğini sanan tezgaha sık sık duçar olabilen devlet Zehra kadar masum değil. Hükümetler hiç mühim değil”¦

    Bazıları bunun devlet değil hükümet meselesi olduğunu ve gafletin hükümetlerden kaynaklandığını ileri sürebiliyorlar. Akılları sıra devleti kurtarmaya çalışıyorlar. Devlet kavramını”¦

    Boş iş”¦

    Hükümetler ne ki devletin yanında. Devlet değil mi, o mekanizma değil mi terör örgütüyle pazarlığa zorlayan? Devlet ne derse bütün hükümetler onu yapmıştır bugüne kadar”¦

    Bütün siyasi liderler”¦

    Kendi başlarına hiçbir irade ortaya koyamazlar. Devlet mekanizması Yenimahalle başta olmak üzere bütün siyasi merkezleri idare eder. Devlet Bahçeli'yi ikna eden de aynı devlet değil midir?

    Apo'yu asılmamak koşuluyla teslim alan devlet aklı, PKK'yı hatta Barzani'yi idare edebildiğinin fehimini taşımıyor muydu yıllardır?..

    “En büyük hatam PKK'ya kanmak. Çünkü PKK hem Türkiye Cumhuriyeti'ni hem Kürt halkını yakıyor. O yüzden ben gençliğe çağrı yapıyorum. Örgüt beni zorladı ama her seferinde anladım ki, devlete sığınsınlar”¦ Her seferinde devlet iyi davrandı. Benim şahsen umudum yoktu. Biz teslim alsaydık mermi sıkardım ama devlet bize kucak açtı.” .. “Bu dava gereksiz ve boş bir davadır. Hepimiz de bir piyonuz. Kim güçlüyse daima güçsüzü yeniyor. Senden tek isteğim odur ki, örgütün içine asla katılma!” Zehra kardeşlerine yapıyor bu uyarıyı mektubunda. Bir de anne ve babasına yazıyor: “Size iyi bir evlat olamadım” pişmanlığını içeren bir mektup”¦

    Ağabeye ve onun eşine de yazıyor. Belli ki aile diye bir kavramı unutmuş değil örgütün içinde de”¦

    Böyle nice memleket evlatları var. Şimdi terörle mücadeleyi bu insani yönünü bırakarak yapabilir miyiz? Evet, Zehra'nın genç yaşta örgüte kanması, bu kadar tecrübeye rağmen devlet aklının kanmasından daha masumdur. Bu çocuklar da her ne kadar örgüte katılmış, dağa çıkmışlarsa da bizim çocuklarımızdır. Onları ABD emperyalizminden, İngiliz-Yahudi aklının zihinsel hegemonyasından kurtarmak bizim medeniyet iddiamızın boş olmadığını gösterir. Tersi daha vahimdir ve global statükonun oyununa gelmek olur.

    (* Kürtçe casus provokatör)