OKUNMAYAN YAZILAR FAYDA SAĞLAR MI.!.?
Sanki yazılanları şişeye mektup koyup okyanusa atıyorsun, Kim okuyor, niçin okuyor.. Ne anlıyor”¦ Senin ünsiyetin nedir onlarla; içinden çıkılmaz bir dehlizler manzumesi”¦ Elindeki meş'alenin ışığı ne kadar sürer ki?
millivicdan.org - Gerçekten o gün canım çok sıkkındı.
İstanbul'dan yeni dönmüştüm.
Yazma Eserler Kütüphanesini ziyaret etmiş ve o çok kıymetli yazma eserleri elinden geçirmiş birisi olarak tarih ve ruh kökümüzle ilgili kafamda yeni projeler canlandırıyordum.
Yeni ülküler”¦ Yeni ışıklar”¦ Yeni oklar”¦ Yeni burçlar”¦
Fakat Ankara'ya dönünce o bunaltıcı atmosfer bütün benliğimi sardı.
Sanki bir şişeye mektup koyup okyanusa atıyorsun
Kim okuyor, niçin okuyor..
Ne anlıyor”¦ Senin ünsiyetin nedir onlarla; içinden çıkılmaz bir dehlizler manzumesi”¦ Elindeki meş'alenin ışığı ne kadar sürer ki? Bu dehlizler arasında ne kadar bendesi olacağın bir can arayabilirsin ki? Yok yok yok”¦ Bir yılda Kıbrıs'ta verdiğimiz şehitten daha fazlasını verdik. O gün ne yazsaydım ki? 9'u asker olmak üzere 13 şehit”¦ Ateş düştüğü yeri yakıyor. Kimsenin gözünde melal yok”¦ Bırakınız gözyaşı dökmeyi, melal ufkundan bir esenlikli ışıltı yok gözlerde”¦ Devlet ne tuhaf bir kavram!... Evlatları ile zina edip sonra onları öldüren ve arkalarından ağıt yakan kokana”¦ Çevrede ne kadar patırtı çıkaran varsa onlarla uzlaşan bir akl-ı evvel diktatörden başka bir şey değil”¦ Müessesevi bir çok bilmişlik kumkuması”¦ Telaşla ve tembellikle örülmüş vazife anlayışını düstur kılmış kendine”¦ Evet canım sıkıldı dün yazım çıkmadı”¦ Neden? Bir gün evvel İklim-i Cedid adlı kitabı görmenin bahtiyarlığı ile hem de mesleki duyarlılığımla bugünkü iklim değişikliklerine ve üzerinde çalıştığım tarım tarihine ilham verecek unsurlar görüp onları okuyucularımla paylaşmak için fotoğraflarını da göndermeme rağmen köşemde o fotoğrafların çıkmaması da moralimi bozmuş olabilir. 1580 yılına ait dünya haritası ve Süveyş Kanalı henüz açılmamış”¦ Sonra kitabın yazarı Muhammed Suud'un astronomik verilerinin resmi”¦ Yazımın anlaşılması o resimler olmadan pek zor olsa gerekti. Olsun dedim ama Ankara'nın duyarsız atmosferi; teamül yoklaması ile genel başkan seçeceklerini zanneden demokrasi komedyenleri, hemen herkesi ilgilendirmeye başlayan MHP kongresi etrafında hukukumuzun yerlerde sürünen çaresizliği hatta komikliği.. ve daha bir sürü asalak sürüsünün devlete çökmüş sefalet tablosu karşısında yaralı bilinçlerin hal-i pür melâlinin sıkıştırmasıyla kendi içime döndüm”¦ Şehit haberleri üstüne bir de Kerkük'ten Şemseddin Kuzeci ve Kerkük milletvekili aynı zamanda şair dostumuz Fevzi Ekrem Terzioğlu ziyaretimize gelmediler mi? “Dünyanın her yerinde gözlerinin izi var Mevsimler çeşit çeşit baharı var güzü var Terzioğlunun sana dur gitme bir sözü var Her bayramın akşamı sen gel mezar taşına Söyle bu genç aşığın neler geldi başına” Bu Türklüğe, İslâm'a, kardeşliğe, Türkiye'ye, Bağdat'a aşık şair, Kerkük'ün ahvaline tercümen değil mi bu mısralarıyla.. Dostlarla Kerkük'ü konuştuk, dertleştik. Kim bilecek ne çektiklerini?... Dışarıdan bakanlar “niçin direnmiyorsunuz” diye bir ezbere yaslanır nedense”¦ İstanbul'a gittim caddeler meydanlar bomboştu. Ankara da öyle”¦ Bombalardan korkan halk evlere kapanmış”¦ Ya Kerkük, ya Telafer”¦ Hergün bombalar patlıyor, yüzlerce insan ölüyor. ”¦ Bir de Kuzeci ve Terzioğlu bazı fotoğrafları önüme sermediler mi? Video izletmediler mi? İki ayağı da kopmuş o çocuk nasıl da babasına yalvarıyor: “Baba ayağım orada kaldı. Bacağımı getir baba” Hekim ya da hasta bakıcı ayağının vücuduna yapışmış parçalarını kesmeye çalışıyor. İki ayağı da kopan çocuk hayata tutunmaya çalışıyor. Her gün patlamalar ve onlarca yüzlerce şehit”¦ “Kerküküm yanar Kerkük Mum gibi söner Kerkük Yağ yandı fitil kaldı Gorharam söner Kerkük” Dilimde çocukluğumdan beri gezinen bu hoyratı söyleye söyleye baktım daha doğrusu bakamadım resimlere”¦ ”¦ Nedir bu İslam âleminin hali? Yok mudur kurtaracak baht-ı kara maderini? Yazacaksın ve bir şişeye koyup okyanusa atacaksın? Kim okuyacak? Okusa ne anlayacak? Bin yıllık terkibini yitiren, ruh kökünü unutan, ne doğudan ne batıdan zerre-i miskal estetik bir iz taşımayan bu hırs, kin, tamahkarlık, korkaklık, cehalet, vefasızlık, hadnaşinaslık, soysuzluk, riya, yalan, hırsızlık, iftira, ehliyetsizlik, liyakatsızlık dünyasında ashab-ı kehfin delikanlıları gibi hangi mağaraya sığınsak bilmem ki? Cemil Meriç derdi ki: “Kime yazıyorsun bu mektubu?” “Elinde hiçbir adres yok. Domuzlar kutsal kitaplarla beslenmez.” “Mabetler her çağda ziyaretçisiz kalmış. Tefekkür Sina'sı metruk bir manastır. Kimin için yaratacaksın? İnsanlar ışığa, hayata, sonsuza düşman. Aydınlanmak için yan, aydınlatmak için değil”¦”
En iyisi aydınlanmak için yanmak”¦ İ
çimizdeki karanlığa ışık tutmalı biraz”¦