MİLLİ VİCDAN'IN ÖRNEK ŞAHSİYETİ: NURETTİN TOPÇU
İnsan ruhunu demir pençeleriyle felce uğratan materyalizm, pozitivizm, sosyolojizm, pragmatizm akımlarına karşı çıkarken, akılcılığın bile ancak kalbîlikle değer kazanacağını belirtir.
millivicdan.org - Acılarla pişmiş Anadolu insanı en büyük vefasızlığı yöneticilerden ve aydınlardan çekmiştir desek herhalde haksızlık yapmış sayılmayız.
Halkın hissiyatını dile getirdiğini söyleyen sanatçılar ve sözde dertlerine tercüman olduğunu savunan siyasetçiler maalesef hemen her fırsatta Anadolu insanını küçümsemiştir.
Kendini beğenmiş ve geleneğine yabancılaşmış jakoben kitle ne Anadolu'yu ne de insan hazinemizi anlayabilmiştir.
Oysa Anadolu insanı;
Haddini bilir. Yönetici kitle yanlış yaptığı zaman sokağa dökülmez. Sarayı, hükümet konağını basıp idarecilerinin koltuğuna oturmaya heveslenmez. Yönetimin bir ehliyet meselesi olduğunu ve liyakatsiz kişilerin elinde devletin daha da kötüye gideceğini bilir.
Sabırlıdır. Aydınının hatasını anlamasını ve özüne dönmesini bekler.
Hikmet-i hükümet ilkesine inanır. Bağrından çıkan yöneticilerin hata yapabileceğini ancak ihanet etmeyeceğini düşünür. Saftır ama aptal değildir, aksine devlet adamlarını da kendisi gibi saf, temiz görmeye meyillidir. Suizan etmek yerine “bir bildikleri vardır”, “iyi diyelim, iyi olsun” der.
Çarıklı erkan-ı harptir. Dünyaya nizam veren şanlı bir devletin talihsiz varisleridir. Köy kahvelerinde dahi Amerika'dan Afrika'ya tüm dünyanın haberleri, hikayeleri konuşulur. Yeryüzündeki tüm mazlumların dertleriyle dertlenir, her muhacire gönül kapılarını açar. Kimin dost, kimin düşman olacağını basireti ve tecrübesiyle çoğu devlet adamından daha iyi teşhis eder.
Zekidir. Alternatifini buluncaya kadar elindekiyle yetinmesini bilir. Liyakatli kadroları gördüğü zaman baş tacı eder. Pirince giderken bulgurdan olmak istemez. Fevri bir tepki vererek bedelini gelecek nesillerin ödeyeceği yeni hatalara düşmez.
Model kendisidir. Anadolu'nun her köşesi nasıl birlikte yaşanabileceğinin örnekleriyle doludur. Hiçbir beldede hiçbir mahalleli komşusunun evini basmamıştır. Dili uzun kışkırtıcıların, sözde aydınların tahriklerine kapılarak kahve, sinema basan çocuklarının durdurmak için adeta çırpınır. Komşuluk hukukuna öyle değer verir ki, komşuları birbirine düşürmeye çalışan, ”komşunuzu şikayet edin” diyen siyasi sözlere güler geçer.
ÇARE BU TOPRAKLARDA
Siyasetçi, aydın, devlet idarecileri insanımızı doğru değerlendirse bugün yaşanan sorunların hepsine Anadolu toprağında çözüm bulabileceği görür. Anadolu insanında isyanın bile bir ahlakı vardır. Fransız ve Rus devrimlerinde görüldüğü gibi sağa sola gelişigüzel saldırmaz. Çapulculuk, yağmacılık yapmaz. Aslından utanan çoğu aydının aksine duracağı yeri bilir.
Milli Vicdan ile neyi kastediyorsunuz?” diye soranlara cevap olarak Nurettin Topçu'yu gösterebiliriz. Sade, gösterişsiz yaşantısını toplum için ve özellikle gençler için değerlendiren nadide bir şahsiyet.
Topçu'nun dünyasında başarı sloganlaşmış kavramları kullanmak değildir. Başarı, Fransa Sorbon Üniversitesi'nde doktorasını dereceyle yaparak Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağını Paris'te dalgalandırmaktır.
Topçu geç anlaşılmış bir değer. Milli Eğitim Bakanlığı son yıllarda yeni açılan Sosyal Bilimler Liselerine Nurettin Topçu adını vererek bir eksikliği kısmen gideriyor.
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) de Topçu'ya öteden beri vefasını ispatlamış bir kurum. 18 Aralık'ta, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi'nin desteği ve Sosyal Düşünce Akademisi'nin katkısı ile vefatının 40. yılı dolayısıyla büyük düşünürü anma programı düzenledi.
ANADOLUCULUĞUN MİMARI
NURETTİN TOPÇU (1909-1975)
Ailesi Erzurum'da ”˜Topçuzâdeler' lakabıyla tanınır. Topçu ilk ve orta öğrenimini İstanbul'da tamamlar. Gençlik yıllarında baba dostu ve sonradan kayınpederi Hüseyin Avni Ulaş ve Mehmet Akif'in etkisinde kalır. Fransa'da yükseköğrenim gördüğü yıllarda batı dünyasının o zamanki önemli düşünürleriyle tanışma fırsatı yakalar. Özellikle tasavvuf ve Hallâc-ı Mansur ile ilgili araştırmalarıyla tanınan Louis Massignon Topçu'ya ilham kaynağı olur.
Doktorasını tamamlayarak Türkiye'ye döndüğünde Galatasaray Lisesine Felsefe öğretmeni olarak atanır. Bu başlangıçla beraber fikirlerinden ötürü Anadolu'ya sürgün edilir. İzmir ve Denizli'de lise öğretmeni olarak kariyerine devam eder. Denizli'de bulunduğu yıllarda Bediüzzaman Said Nursi ile tanışır. Sürgün yıllarından sonra döndüğü İstanbul'da liselerde öğretmen olarak vazifesini sürdürür.
Nakşîbendi şeyhî Abdûlaziz Bekkine Efendi'ye intisap eder. İmam-Hatip okullarının kurucusu Celâl Ökten ile birlikte fikri ve ilmi mücadele verir.
Edebiyat Fakültesi'nde Hilmi Ziya Ülken'in kürsüsünde eylemsiz-doçentlik yapar. “Bergson” konusunda doçentlik tezi (daha sonra kitap halinde yayınlandı) hazırlar. Fakat muhalif kimliğinden ötürü kendisine kadro verilmez.
Robert Koleji`nde Felsefe öğretmeni iken 27 Mayıs darbesine karşı oluşundan ötürü görevine son verilir.
Topçu hem kalem erbabı hem de mücadele adamıdır. Hareket mecmuası, Türk Milliyetçiler Cemiyeti, Milliyetçiler Derneği ve Türk Kültür Ocağı'nda aktif görevler üstlenir.
Fikirlerinde hareket noktası ahlak felsefesidir.
Sorbon'da doktora tezi olarak hazırladığı Conformizme et Revolte adlı çalışması ”˜İsyan Ahlâkı' şeklinde Türkçeye çevrilir. Topçu'nun fikirlerinde diğer önemli durağı ise tasavvuf oluşturur. Kendisine meşhur mutasavvıf Hallâc-ı Mansur'u örnek alır.
Hareket dergisinde Teknik ve makina medeniyetine duyulan şuursuz ihtirasın asrın insanını boğduğunu, bu yüzden kendi benliğinden uzaklaşan insanın kurtuluşunun ancak özbenine kavuşmasıyla mümkün olabileceğini vurgular.
İnsan ruhunu demir pençeleriyle felce uğratan materyalizm, pozitivizm, sosyolojizm, pragmatizm akımlarına karşı çıkarken, akılcılığın bile ancak kalbîlikle değer kazanacağını belirtir. Komünizme ve Kapitalizm tehlikelerine karşı İslami bir sosyalizmin geliştirilmesini savunur.
Kalb ahlâkı ve irade felsefesini ortaya koymaya yönelir. Anadoluculuğun ruhî ve içtimaî programını hazırlar. Türk milliyetçiliğinin İslâm dâvasından ayrılamayacağını, milletle dinin iç içe kavramlar olduğunu ortaya koyar.
20 Ciltlik külliyatında ders kitapları dışında, Yarınki Türkiye, Var Olmak, Ahlâk Nizamı, İslâm ve İnsan, Türkiye'nin Maarif Davası, Büyük Fetih, İradenin Davası, Kültür ve Medeniyet, Devlet ve Demokrasi ve İsyan Ahlâkı gibi fikir kitapları yer almaktadır.
1939'dan itibaren son nefesini verinceye dek 36 yıl Hareket dergisini yayınlar. Bütün eserleri Hareket dergisini yayınlayan Dergâh yayınlarınca yayımlanmıştır.
Topçu, 10 Temmuz 1975 tarihinde İstanbul'da aramızdan ayrılarak Kozlu Mezarlığına defnedildi.