MEKANLARI MEDENİLEŞTİRMEK..!
Düne kadar gördüğümüzde, bizde dini hisler uyandıran, huşua sevkeden,, uhrevilik telkin eden mimarî unsurlar, burada oyunun, eğlencenin emrine veriliyor.Medeniyet iddiası olan bir parti bu rezil gidişe dur demek mecburiyetindedir.
millivicdan.org - Dostumuz Yusuf Kaplan çırpınıp duruyor, son yazısı: “Sanat, zamanı ve mekânı İslâmileştirmek...”
Biz öyle derin lâflar etmeyeceğiz. Görünenle ilgili konuşacağız. Evet, siyaset iddiamızı başa çıkardık, fakat orada kaldık. Siyasetin dönüştürücü gücü sadece fizikî alanda hissediliyor. Yollarla, havalimanlarıyla, köprülerle, muazzam binalarla, ekonomideki iyileşme ile yatıp kalkıyoruz.
Elbette bir iktidarın yaptıkları ile öğünmek hakkıdır. Ya maarif ne âlemde? Yoktu, şimdi adı bir vakfa verilmiş. Hayırlı olsun. Maarif müfredatla olur, müfredatta 14 yıldır değişen ne?
Kültüre hiç girmeyelim.
Tek parti zihniyeti berdevam.
Yapılmayanları değil de yapılanları ele alırsak, değil islâmileşme; islâmî bilinenleri sekülerleştirme ve hatta gayri islamileştirme yönünde hızla ilerlediğimiz görülüyor.
Öyle çok örnek verip kafa karıştırmayacağım. Ankara'da futbola, çizgi filme, robotçuluğa, dinozorlara ve oyuna eğlenceye meraklı bir başkan var, dünyanın en büyük eğlence merkezini inşaa etmekle öğünüyor. Bunu yapan önce şunu yapsa idi, söyleyeceğimiz bir şey olmazdı: “Ankara'ya en büyük kültürel yatırımları yaptım. Dünyanın en büyük kütüphanesini inşaa ettim ve içini kitapla doldurdum, semt kütüphanelerimle Paris'le, Berlin'le, Viyana'yla, Moskova... ile yarışıyorum...”
Adam kitap okumadığını apaçık söylüyor ve medeniyet iddiası olan bir parti onu belediye başkanı olarak kabul etmeye devam ediyor.
Ben derim ki, partinin yetkilileri bilhassa büyükşehir belediye başkanlarının kültürel muhtevası ile ilgilenmeli. Onlara okunacak mecburi kitaplar listesi vermeli. Hatta okuyup okumadıklarını denetlemeli!
Neyse bu ham hayali bir yana bırakalım.
İşte bu kitap okumamakla öğünen başkan dünyanın en büyük eğlence merkezini yapıyor ve bu merkeze bizde kutsallık çağrışımı uyandıran mimarî unsurlardan bir giriş inşaa ediyor! Camiler, minareler, türbeler, türbe kubbeleri...
Düne kadar gördüğümüzde, bizde dini hisler uyandıran, huşua sevkeden,, uhrevilik telkin eden mimarî unsurlar, burada oyunun, eğlencenin emrine veriliyor.
Bu asla ve kat'a kabul edilemez!
Medeniyet iddiası olan bir parti bu rezil gidişe dur demek mecburiyetindedir. Hangi Avrupa veya Amerika ülkesinde görülmüş, meşhur kiliselerin, azizlere ait anıt mezarların eğlence merkezinin girişini süslediği?
Yıllar önce ünlü bir Amerikan hamburger şirketi Kâbe'yi tavaf eden müslüman imajını, hamburgerin etrafında dönen kalabalıklar şeklinde reklam konusu yapmıştı da, geri adım atmak zorunda kalmıştı.
Şimdi bu konuyla ilgili hiçbir girişimini bilmediğim Diyanet İşleri Riyaseti'ne sorsam, ne der acaba?
Alo Fetva Hattı'na mı başvursam, Din İşleri Yüksek Kurulu'na mı? Cevap vereceğini bilsem, Başkan'a bile yazılı başvururum. Mukaddesat, kutsallık nedir? Mevzumuz tarifini yapmak değil. Fakat onu görünürleştiren unsurlar var. İşaretler, semboller yok sayılabilir mi? Mesela nasıl olsa fark etmez, cami kubbesindeki hilali çıkaralım, haç dikelim, denilebilir mi? Her hangi bir binaya saldırıya gösterilen tepki ile camiye, türbeye yapılan saldırı aynı karşılığı görmez.
Her şeyi o kadar laikleştirdik ki, esas dinimiz laiklik oldu! Yeterince anlamayanlar için bir anlatma denemesi: Mesela adamın biri, bir dansing veya taverna inşa etse”¦
Hadi Kâbe şeklinde demeyelim, çünkü ona göre tavaf da bir dans, hatta Peygamber Efendimizin türbesinin yeşil kubbesi de demeyelim”¦
Mesela çok karakteristik bir yapı olan Hz. Mevlâna'nın türbesinin yeşil kubbesi”¦
Adamın savunması da hazır: Mevlevilikte dans var! Sema dans mı? Genel anlamda bakılırsa, hayır denemez. Fakat Mevlevi ayininin muhtevası elbette bu kelime ile ifade edilemez.
Şimdi müzmin başkan diyecek ki “ben dansing yapmıyorum!” Bu eğlence merkezinde benzeri yerler olmayacağını kim temin edebilir?
Hiçbir şey olmasa, meşhur Grand Moskova/Büyük Ankara sirkinin dans sahneleri ne olacak?