KÜFRETME KÜLTÜRÜ..!
Dilin sunduğu geniş imkânlar ve düşük ahlak bireylerde birleştiğinde küfretmek için verimli bir alan oluşmaktadır. Bu davranış tarzı bireylerde yaşam biçimine dönüşünce, çocukların küçük yaşta küfürle tanışmaları kaçınılmaz oluyor
millivicdan.org - Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan Rum ve Ermeni vatandaşlarının, normal zamanlarda kendi ana dillerini kullanıyorlarken birisine küfür edecekleri zaman, kendi dillerini bırakarak Türkçe ile küfür ettikleri bilinmektedir.
Küfür, beddua şeklinde, kişiliğe yönelik ve cinsel içerikli olmak üzere üç şekilde gerçekleşmektedir. Bunlardan en ağırı cinsel içerikli küfürler olup daha ziyade bireysel şekilde tezahür etmektedir.
Türkçe, şiir dili dediğimiz sanatkârane şekilde düşünceleri ifade etme zenginliğini barındırmasının yanında, bugün halk arasında “sinkaflı” (Arapça sin ve kaf harflerinin birleşmesi sonucu oluşan kelime) konuşmaya yatkın bir zenginliği de vardır. Çünkü Türkçe eylem bakımından dünyanın en zengin dilleri arasındadır. İngilizcedeki “fuck” sözcüğünü karşılayacak onlarca kelime Türkçede mevcuttur. Özellikle cinsel içerikli küfürler bir eylemi ortaya koyduğu, Türkçe de bir fiil dili olduğu için, dilimiz küfretmek isteyenlere zenginlikler sunmaktadır.
Dilin sunduğu geniş imkânlar ve düşük ahlak bireylerde birleştiğinde küfretmek için verimli bir alan oluşmaktadır. Bu davranış tarzı bireylerde yaşam biçimine dönüşünce, çocukların küçük yaşta küfürle tanışmaları kaçınılmaz oluyor. Zaten Anadolu'nun bazı bölgelerinde babalar çocuklarını sevip ona konuşmayı öğretmeye çalıştıklarında küfretmeyi öğretmekte, dahası çocuk bu küfrü ettiğinde kahkahalar atarak büyük mutluluklar duymaktadırlar.
Ali isminin kelime anlamı yücedir, konuşma dilinde biz birisine Ali dediğimiz zaman onun yüce anlamını zihnimize getirmediğimiz, sadece Ali'nin şahsına seslendiğimiz gibi, küfürlü konuşmayı yaşam tarzına dönüştüren bireyler de küfrün anlam derinliğini zihinlerine tam oturtamayarak sadece işaret dili şeklinde bir söyleme dönüştürmekte bu da bunların hayatında sıradanlaşan bir hitap şeklini almaktadır.
Çok nadir zamanlarda küfreden bir kişi ile devamlı küfür söyleyen birisinin ayaklarına çekiçle vurulup küfür etmeleri sağlandığında, hayatında çok az küfür söyleyen kişinin o anki söyleminden dolayı çektiği acıyı bir nebze unuttuğunu, devamlı küfreden kişinin ise acısının azalmadığını ifade ettikleri görülmüştür. Çünkü küfür devamlı söylendiği zaman kişilerin zihin dünyalarındaki anlamsal boyutunu yitirmektedir.
Uzmanlar depresyonda olan ya da psikolojik sorunları olan kişilerin daha fazla küfrettiklerini belirtmektedirler, bu kişiler bu eylemi devamlı yaptıkları takdirde bundan rahatlık elde etmeleri mümkün olmamakta, dahası ortamı daha da gerginleştirmektedirler. Çünkü küfür fiziki saldırıya geçmeden yapılacak müdahalenin son aşamasıdır. Bu yüzden küfür ettikten sonra gelişecek olayların neticesi çok daha vahim olabilmektedir.
Sosyal medyanın her daim insanları kışkırttığı, insanların yaşam şartları nedeni ile depresif hareketlerinin fazla olduğu, gençlerin daha konuşmaya başlamadan neredeyse küfürle tanıştığı, küfrün sıradan bir hale dönüştüğü bir sosyolojik yapıda, insanların hayatında geniş bir kelime dağarcığı oluşturmuş bu kelime gruplarını çıkarmak, bunu kullanmalarına engel olmak çok büyük bir zaman alacağa benzemektedir.
Bazen de küfredene değil de küfrettirene de bakmak lazım”¦
Bir Nükte:
Bir adam aşırı derecede küfür söyleme alışkanlığının olmasından yakınarak bunu mürşidine anlatır,
Mürşid, müridine küçük baklayı vererek ağzına koymasını, küfür edeceği zaman bu baklayı aklına getirerek küfür etmemesini tavsiye eder.
Mürşit, yağmurlu bir günde küfürbaz müridi ile hızlı adımlarla giderken, bir kız çocuğu pencereden Şeyh Efendi biraz bekler misiniz? der.
Şeyh Efendi ya sabır diyerek epeyce bekler, bu arada iyice ıslanmaktadırlar.
Biraz sonra kız pencereyi açarak gidebilirsiniz artık! der.
Şeyh sinirlenir, kızım niçin bizi bu yağmurun altında beklettiniz, diye sitem ettiğinde, kız:
-Efendim tavukları kuluçkaya yatırıyorduk, yumurtalar tavuğun altına konulurken, kavuklu birine uzaktan gösterildiğinde, o yumurtalardan çıkan civcivler tepeli horoz olurmuş, annem de uzaktan yumurtaları size göstererek, tavuğun altına koydu, der.
Bu duruma sinirlenen mürşit, yanındaki küfürbaz müride seslenerek, ulan derviş çıkar ağzındaki baklayı!