HER GECE "KADİRDİR BANA"
Hani bütün yaratılmışlar oradaydık, herkes de büyük bir heyecan, büyük bir mutluluk içinde meydanlara, meclislere dizilmiş ilahi emri bekliyordu
millivicdan.org - /Aşk'ın doğuşu muhteşemdi.
Peşinden ayrılık gelmese.
Ruh hep gurbette kalırdı.
Beden fani olup ölmese.../ Öyüce
Ey can;
Biraz sabret,
Biraz dayan,
Ney gibi biraz daha "yan"
O ilk günü,
günlerin en "heybetli"sini hatırla.
/hani senin dilinde "Bezm-i Eles"
Benim dilim de
"Kalu bela"olan./
Rabbimizin; bizi meclisine kabul ettiği O en "büyük günü".
/Hani bütün yaratılmışlar oradaydık, herkes de büyük bir heyecan, büyük bir mutluluk içinde meydanlara, meclislere dizilmiş ilahi emri bekliyordu./
Henüz "biz" beden denen
bu ceset elbisesini giymemiştik, güneş yanmamış,ay doğmamış/doğurulmamıştı.
Çevremizde,tenimizde
Rabbimizin nurundan başka
Nur yoktu,
Cehennem de yoktu,ateş de yoktu.
Senin,benim gibi sadece adları vardı.
Melekler kulaktan kulağa fısıldar.
Yaratılanların isimlerini sayarlardı.
"Nur yer nur içerdik,"
Rabbimizin Cemalini gördükçe kendimizden geçer,nur içinde yüzerdik.
Mutlu, mesut, bahtiyardık Ki; işte O,
ilk büyük güne kadar.
O gün bütün "Can"ların ilk "Kıyameti" idi.
Bütün canlar çok heyacanlıydık
ilk defa bize "Bela"mız
(Bela Allah Kelamında sorumluluk insana ve diğer varlıklara verilen vazife demek) verilecekti.
Sonra "Enestü bi Rabbüküm!!!!!!."
Diye bir "Nida"duyduk.
Sesin güzelliğinden,zerafetinden ve de heybetinden,kendimizden geçtik,kendimize vurulduk.
Haddini bilen,
Kendini bilen canlar "secde" ye kapandı,güzellik karşısında kendini kaybedenler kendine gelince hep beraber secceye kapandık; bütün varlık secde ve vecde halindeyken aynı musikili O hoş sesi tekrar duyduk.
"Enestü bi Rabbikümmm!!!!.."
Biz de hep bir ağızdan
"Elbette bizim Rabbimizsin.."
Diye Aksi seda da bulunduk ve azametten olduğumuz yere yığıldık kaldık can.
Biliyorsun
Ey Can
"O gün" bizim için Rabbimizden ve "Cemalin"den ayrılığın da ilk habercisi oldu.
Dağa taşa Rabbimiz "Kulluğu"teklif ettide dağ/taş bu büyük vebal karşısında un/ufak oldu dağıldı.
Taşın toprağın kalbi yetmedi.
Bütün varlıklar korktular,çekindiler izin istediler
"Ya Rabbi bizi bağışla biz senin şanına yakışır kulluk yapamayız,biz sadece güzel isimlerini zikrederiz,
Cemalini görüp kendimizden geçeriz"dediler.
Hatırla
Ey can!
Herkesin almaya korktuğu
O büyük "Emanet"e biz talip olmuştuk da rabbimiz bize ödül vadetmişti.
"Bu işi hakkıyla yaparsanız
Size cenneti ve Cemalimi sonsuza kadar göstereceğim"sözünü vermişti ve biz de "Cemalini bir kez olsa dahi tekrar görmek ümüdeyle,O gün O sözü vermiştik.
"Tamam ya Rabbi biz bu güzelliği bir daha görebileceksek bu kulluk vazifesine razıyız ne olur dünya sürgünümüzü uzun tutma, bizi senden ayırma diye yalvarmıştık da; oda bize öğütler vereceğini peygamberler göndereceğini, bizi yalnız sahipsiz kendi halimize bırakmayacağını söyleyerek bizi teselli etmiş, "sizi en güzel bedende yaratacağım öbür varlıklara üstün kılacağım "demiş ve
bizden de "sadakat "istemişti.
Sözünüzde durmazsanız....
"Dediğinde de çok korkmuş utancımızdan yerin dibine geçmiştik ya.
Hatırla
Ey Can
O büyük buluşmadan sonra vazifemizi almak için Cebrail elimizden tutup
Adem'in ruhunun gireceği topraktan kalıbı gezdirmişti.
"Beden" denen bu kalıbı görünce sorumluluğumuzun ne kadar büyük olacağını anlamış bu ağır bedeni nasıl taşıyacağımızı birbirimize sorup ağlamıştık.
Şeytan denen "O melunla"da ilk defa orda karşılaşmıştık bize melun melun bakmış
- "siz benim elimden sevgilimi aldınız bende sizi O'nun gözünde küçük düşüreceğim bu bedenin içine girip sizi azdıracağım"demişti ve biz de "bu melun ne diyor"diye şaşırmıştık.
Cebrail de O'nun
Kovulmuş Şeytan olduğunu
Bize karşı çıktığı için,
Huzurdan kovulduğunu bu yüzden bize düşman olduğunu söylemişti.
Ve biz düşmanlık nedir,
ilk Ondan duymuştuk.
Hatırla Ey can;
Beden denen O toprak cesede girmek;
Rabbimizin nurdan ülkesinden ayrılmak ne kadar çok zor gelmişti.
Bu "beden"bizim ilk gurbetimizdi.
Gurbet elbisesini daha giymeden öz vatanımızı özlemiş dünyaya inmeden ağlamaya başlamıştık da melekler bizi sakinleştirmek için ilahi bir müzik kulağımıza fısıldamışlardı ve biz o müziğin sarhoşluğuyla toprak bedene girip dünya ya gönderilmiştik ve buna "doğma"demişti Cebrail .
Bu bizim rabbimizden öz can yurdumuzdan, vatanımızdan melek dostlarımızdan,nurdan arkadaşlarımızdan ayırılmamız ilk "hicretimiz"ilk gurbetimizdi.
İlk ağlamayı bu "doğuşta"öğrendik.
........