DİN VE MİLLİYET
Milliyetsizleşmek sadece bir kültür sorunu değil,aynı zamanda bir güvenlik sorunudur da.Milliyetten soyulmuş bir insan ordadoğu coğrafyasından gelecek toslamalara karşı savunmasızdır.
millivicdan.org - İslam kardeş olun der,kardeşinin derdiyle,problemleriyle hemhal olmayı emreder. Müslümanları bütün renk ve desenleriyle bir vücudun azaları olarak görür. Yardımlaşmanın,dayanışmanın olmadığı yerde kardeşlik yaşamaz. Onun için İslam ısrarla paylaşmayı emreder.
Ancak, kardeş olmak siyasi sınırların ortadan kalkmasına neden olur mu? İslam Komunizm benzeri bir dünya vatandaşı profili mi çizmiştir. Kardeşlik tek tipleşmek mi, yoksa çok renklilik içinde bir dayanışma duygusu mudur? Bu ve benzeri sorulara farklı cevaplar verilebilir. Lakin, "sizi şubeler halinde yarattım" fermanı hatırlanınca İlahi iradenin böyle bir şey murat etmediği anlaşılır.
İslamcıların çıkmazlarından biri de budur. Kardeş olun emrini ahlaki,dini çerçevenin dışına çıkararak siyasi anlamda yorumlamışlardır. Bir çok İslamcıdan bütün İslam ülkelerinin birleştiği hayali bir İslam devleti hikayesi dinlemişimdir. Coğrafyanın imkansızlığı bile onları böyle düşünmekten men etmemiştir. Bu düşünce sekametinin bir nedeni de milliyetsiz,renksiz, tek düze bir insan,İslam ve dünya hayalidir. Bir başka ifadeyle İslam'ın insana ve topluma bakışını -tek tipçi- olarak görmektir. oysa bu durum," tanışasınız bilişesiniz diye sizi şubeler halinde yarattım,"diyen ve aslında renkli bir dünyanın altını çizen İslam'ın mantalitesine de aykırıdır. Bu mantıkla hareket edildiği zaman hiç bir İslam ülkesi ile savaşın meşruiyeti kalmaz.Siyasi sınırların din kardeşliğine endekslenmesi böyle bir savaşın meşruiyetini ortadan kaldırır.
Bu yaklaşımın gerçekçi olmadığı ve esasen İslam'ın insan ve topluma bakışına da uymadığı tarihin şahadetiyle sabittir. Peygamber övgüsüne mazhar olmuş bir Fatih, bir başka Müslüman( ve de Türk) olan Uzun Hasan'la savaşmaktan imtina etmemiştir. Üstelik Uzun Hasan'la yapılan savaşın bugün etrafımızda meydana gelen olaylarla mukayese edildiğinde meşruluğu daha azdır. Keza, Yavuz'un hem İran'la, hem de Mercidabık'ta Memluklularla savaşı da kardeşliğin sınırlarını çizmek bakımından önemlidir. Bu büyük Fatih'ler kardeşliği asla milliyetsizleşmek,siyasi sınırları ortadan kaldırmak veya dokunulamazlık olarak görmemişlerdir. Hem sahip oldukları toprakları Müslüman da olsa öteki devletlere karşı korumuşlar hem de daha büyük gayeler için öteki İslam ülkeleri ile savaşmaktan kaçınmamışlardır. Attıkları her adımı fetva alarak,İslam'ın menşurundan geçirerek yaptıkları da ayrı bir gerçektir.Bu savaşların milliyet farkından kaynaklandığını söylüyor değilim,söylediğim İslam kardeşliğinin doğru anlaşılması ve sınırlarının doğru çizilmesidir.
Milliyetsizleşmek sadece bir kültür sorunu değil,aynı zamanda bir güvenlik sorunudur da.Milliyetten soyulmuş bir insan İslam dünyasından gelecek toslamalara karşı savunmasızdır.Din kardeşliğini siyasetle eşitlediği için hayatın ve siyasetin gerçeklerini kavramaktan uzaktır.İmkanlar dünyasının dışına çıkarak muhalin,olmazların peşinde sürüklenir.
Hayatı idame eden sadece din değildir; insanların hırsları,heyecanları,menfaatleri,beklentileri, kinleri, nefretleri,idealleri gibi bir çok farklı belirleyen vardır. Arapların hepsi aynı menşe ve dine mensuptur, ama birleşip bir millet olamamış, bir çok farklı devlete ayrılmışlardır.Pakistan'la Bengaldeş müslümadır, biraz coğrafyalarının farklılığından ama esas olarak menşeleri farklı olduğu için ayrılıp farklı devletler halinde teşkilatlanmışlardır.Bu gerçekleri görmemek sadece hayatı değil İslam'ı da anlayamamaktır