DÜŞÜNCEYİ SUÇ SAYAN BİR DÜŞÜNCE OLURMU.?
Türkiye'yi seven ve yükselmesini isteyenlerin “düşünce” ve “fikirden” rahatsız olduklarını sanmıyorum. Düşünce ve fikirden rahatsız olanlara bir bakın. Bunlar paylaşım duygusundan mahrum, ülke imkânlarını ve kaynaklarını en üst seviyede kullanan tufeylilerden başkası değil.
millivicdan.org - Ülkemizdeki hukukçular, siyasetçiler ve yazılı basının köşe yazarları “düşünce suçu” diye bir suç türünden bahsediyorlar. Gerçekten hukuk sistemimiz içinde “düşünce suçu” diye bir terim var mı? Eğer varsa bu kadar hukukçuya yazıklar olsun.
Ne demek düşünce suçu? “Düşünce” insan beyninin gizli bir faaliyetidir. Benim en çok merak ettiğim konu, kimler hangi metot ve araçlarla beynimdeki düşüncelerimi okuyabilecek? Bugünkü bilim ve teknolojinin insan beynindeki düşünceleri okuyup buradan “suç” tespiti yaptığını duyanınız var mı? Depremi bile önceden farkedemeyen bir teknoloji, nasıl oluyor da “beyindeki zararlı düşünceleri” önceden okuyabiliyor? Galiba bu, Türkiye'ye özgü bir teknoloji olsa gerek. Artık ne kadar övünsek azdır; çünkü hiçbir yerde olmayan bir teknolojiye sahibiz. Her halde bu teknolojinin yanında “yüksek teknoloji” halt eder. “Düşünceyi önceden okuma” teknolojisine en uygun düşen isimlendirme “süper teknoloji” olmalıdır.
Bazı mahfillerin “düşünce suçu” gibi akıl ve mantık dışı bir kavramı devamlı kullanmaları bana biraz kasıtlı geliyor. Belki “aşırı alınganlık” olacak ama ben bunda ciddi bir “tehdit” seziyorum. İsterseniz gelin beraber düşünelim: Niçin “fikir suçu” denmiyor da ısrarla “düşünce suçu” deniliyor? Düşüncenin “suç” olarak ilan edildiği bir yerde “düşünme eylemi” bile bir “suç” olmaz mı? Doğrusunu isterseniz bu suç türü bize çok yakışıyor. Bence sistemin düşünen ve fikir üreten insan istemediğini bu iki kelimeden daha iyi anlatan başka bir ibare tanımıyorum. Türkiye'deki sistem sizi “düşünmeye tam teşebbüsten” suçlu bulabilir. Tek yapacağınız şey “hiçbir şey düşünmediğinizi ve sıfır kilometre bir kafaya ”“yani boş bir kafaya- sahip olduğunuzu” söyleyerek kurtulmaktır. Sistem nazarında en sevimli varlığın düşünmeyen, okumayan ve fikir üretmeyen “dik yürüyen iki ayaklılar” (Homo erectus) olduğunu iyi bilmelisiniz. Bunu çok pahalı yollardan öğrenmenizi tavsiye etmem. Yani bu sistemden beslenen tufeylilerin rahatını kaçıran ve milletin haklarına sahip çıkan eserler ve yazılar yazmaya kalkışmayın. Süper teknoloji ile sadece ifade ettikleriniz değil, beyninizdeki tüm düşünceleriniz de önceden okunduğu için suçlu bulunabilirsiniz. Bazen yazdıklarınızdan değil, yazmadıklarınızdan ve niyetlerinizden dolayı suçlanabilirsiniz.
Adamlara bakın siz! Bu ülkede düşünmenin ve fikir üretmenin “suç” olduğunu geç öğrenenler için tekrar tekrar vurgulyorlar. Evrensel insani değerleri hiçe sayıp yaşama alanını alabildiğine sınırlayarak “manevi işkence” verdikleri yetmiyormuş gibi, bir de düşünceleri okuyarak “yeni suçlar” uydurmaya başladılar. Koca koca profesörler ve “sahibinin sesi” köşe yazarları aynı ağzı kullanıyorlar: Düşünce suçu... Siz kimsiniz be kardeşim?! İnsanın beynindeki düşünceyi, bütün evrenin sahibi ve yoktan yaratıcısı olan Allah'tan başka kim okuyabilir?! Allah'ın görevlendirdiği “yazıcı melekler” bile insanın düşüncelerini değil eylemlerini yazarken, siz kim oluyorsunuz da insanların düşüncelerini okuyarak ön yargılarla “suç” isnadında bulunuyorsunuz? Yoksa hâkimiyetinizi ”“hâşâ- Allah'ın nüfuz ettiği yerlere kadar götürmeyi mi düşünüyorsunuz? Azıcık mürekkep yalamış ve İslam tarihi okumuşsanız böyle bir ahmaklığın insanlık tarihinde “yeni” olmadığını ve bunu deneyenlerin de sonlarını bilmelisiniz.
Hoşunuza gitsin veya gitmesin, düşünce ve fikir üretmenin insani bir değer olduğunu öğrenmelisiniz. Zira bu değer, insanı diğer canlılardan ayıran yegâne özelliğidir. Bırakın insanlar bu özelliklerini demokratik bir ortamda kullansınlar. Etrafınızda düşünmeyen, fikir üretmeyen ve sadece “efemer” böcekler gibi günlük yaşayan insanlar mı istiyorsunuz? İçinde yaşadığımız çağda bu insanlarla nereye kadar yol alabilirsiniz?
Türkiye'yi seven ve yükselmesini isteyenlerin “düşünce” ve “fikirden” rahatsız olduklarını sanmıyorum. Düşünce ve fikirden rahatsız olanlara bir bakın. Bunlar paylaşım duygusundan mahrum, ülke imkânlarını ve kaynaklarını en üst seviyede kullanan tufeylilerden başkası değil. Düşünce ve fikirlere hayat hakkı tanımayarak “ülke bölünmezliğini” koruyacaklarını ilan ediyorlar. Asıl dertleri ülke bölünmezliği değil, tekellerinde tuttukları kaynakların bölünmezliğidir.
“Düşünce suçu” sistemin ve bu sistemden beslenenlerin meşreplerine uygun bir suç türüdür. Evrensel insani değerlere ve bilime aykırı böyle bir suç türünü “Demoklesin kılıcı” gibi insanımızın başucunda tutmak bizim için büyük bir ayıptır. Ülkenin önünü açmak istiyorsak bu ayıptan bir an önce kurtulmanın yollarını aramalıyız.
Prof. Dr. Turan GÜVEN