DÖRDÜNCÜ TARZ-I SİYASET
Türkçülük-Turancılık 1. Dünya Savaşı sırasında yükseldi, fakat, Cumhuriyet'ten sonra turancılıksız bir Türkçülük siyaseti takip edildi. Malûm Rusya ile ilişkilerin iyi zamanı... Tataristanlı Yusuf Akçura'nın Üç Tarzı Siyaset makalesi 1904'te Mısır'da Türk gazetesinde yayınlanmıştı. Acayip bir durum değil mi? Mısır nire, Türkçe “Türk” gazetesi neyin nesi?
millivicdan.org - Merdut darbe sonrası televizyonlarda biteviye tartışma programları yapılıyor.
Anlı şanlı ve büyük unvanlı bir çok isim duvarlara tosluyor, abuksabukluk tavan yapıyor. Asılsız-esassız yorumlar, uydurma malûmat üzerine bina edilen tatava teoriler...
Tarih bilgisi noksanlığı tarih şuuru kaybına yol açıyor. Yakın tarihi olaylar ölçeğinde bilmek yetmiyor. Tarihimizin derinliği içinde konuları tahlil edecek birikim sahibi sanki yok gibi. Meydanlarda “demokrasi nöbeti” tutuluyor, fevkalade. Fakat darbeye karşı halkın tavrının demokrasiyi, sistemi aşan bir nitelik gösterdiği fark edilemiyor. Yoğun bakımdan çıkan yaralı vatandaş “devletim ayakta mı?” sorusunu soruyor. Meydanlar bayrak denizi; yukarı kalkan eller, arada rabia işaretleri veya bozkurt selâmları...
“Ya Allah bismillah Allahuekber” sloganı, bir zamanların “ülkücü” sloganı değil mi? (Bu konuyu “Darbeye karşı Türk refleksi” başlıklı yazıda ele almıştık.) Velhasıl ucuzundan darbe yorumları baygınlık verdi. Bu yüzden Yeni Şafak'ta Kemal Öztürk Bey'in yeni bir “üç tarzı siyaset” yorumu dikkate değer. Hoş, fakat bazı anakronik durumlar var. Mesela, Osmanlıcılık bir siyaset olarak Reşit Paşasız olmaz. Cevdet Paşa da en başta gelmez. Cevdet Paşa Tanzimat paşalarının en küçüğü. Hele 1839'da 16 yaşında bulunan Sultan Abdülmecid'den siyaset beklemek, gerçekçi olmaz. İttihad-ı İslâm (İslâm birliği) 1870'lerde İstanbul gazetelerinde görülmeye başlayan bir kavram. Dış dünyanın talepleri bu kavramı ortaya çıkarıyor. Âlem-i İslâm'da Osmanlı halifesine teveccüh artıyor.
Doğu Türkistan'da iktidarı ele geçiren Yakup Han, Sultan Abdülaziz'e elçi göndererek bağlılık arzediyor ve Abdülazziz adına para kestiriyor vs. İttihad-ı İslâm fikri, 1. Dünya Savaşı'nda Cihad fetvasıylı en yüksek mevkide. Osmanlı'ya Araplar, “Bagi Hüseyin”e kadar isyan etmedi. O'nun Arapların çok sınırlı bir kısmını harekete geçirebildiği de malûm...
Türkçülük-Turancılık 1. Dünya Savaşı sırasında yükseldi, fakat, Cumhuriyet'ten sonra turancılıksız bir Türkçülük siyaseti takip edildi. Malûm Rusya ile ilişkilerin iyi zamanı...
Tataristanlı Yusuf Akçura'nın Üç Tarzı Siyaset makalesi 1904'te Mısır'da Türk gazetesinde yayınlanmıştı. Acayip bir durum değil mi? Mısır nire, Türkçe “Türk” gazetesi neyin nesi? Mısır o zaman şeklen de olsa Osmanlı Devletine bağlı, güçlü bir Türkçe neşriyat merkezi. Akçura bütün dünyayı saran milliyetçilik saikiyle yaklaşan geleceği yorumluyor ve Osmanlıcılığın, İslamcılığın bittiğini sıranın Türkçülüğe geldiğine işaret ediyor...
Akçura haklı mıydı? Osmanlı Devleti'nin yıkılması, hilafetin kaldırılması Türkiye'nin içe kapanması süreci Akçura'yı haklı çıkardı denilebilir. Fakat bu coğrafya, bu tarihî birikim Türkiye'yi böyle bir siyasete sabitleyebilir mi? Bu fetret devri olabilir ancak! Türk devleti nereye kadar mazisinden kaçabilir ve coğrafyasını inkâr edebilirdi? 21. yüzyılın başında Türkiye 19. yüzyılın sonundaki Osmanlı'nın konumunda. Türklerin, Müslümanların yönelişi Türkiye'ye. İslâm dünyası emperyalizmin ağır tehdidi, hatta saldırısı altında. Türkiye'de dinî referanslı bir iktidarın bulunması bu yönelişi güçlendiriyor. Hele böyle bir fikir zemininden beslenen güçlü bir liderin varlığı işi daha da ileri seviyeye taşıyor. Türkiye sadece Türkiye değil! Osmanlıcılık bir devletle bağlantılı olarak geri planda kalmış olabilir. “Cumhuriyetin Türk siyaseti neticede yerelleştirilmiş Osmanlıcılık siyasetinin kamuflajından başka bir şey değildi”, desek fazla hata etmiş olmayız. Türkiye'nin İslâm dünyasına, Türk dünyasına ve hatta mazlum dünyaya yaklaşımları teoriyi aşan bir tabiilikte gelişiyor. Türkiye ya siyasetsizlik yolunu seçecek, ki bunun mümkün olmadığı tecrübe ile anlaşıldı, ya da yoluna böyle devam edecek!
KİFAYETSİZLİK HASTALIĞI!
CHP lideri o kadar kifayetsiz ki, hiç bir olayın çok boyutlu olabileceğini düşünemiyor. “14 yıl önce terör mü vardı?” sorusunu soran bir zekâdan şüphe edilmezse, milletin zekâsından şüphe ediliyor demektir. Terör Türkiye'nin siyasetiyle bağlantılı olarak azabilir veya dışarıdan azdırılabilir. Bunu görmekten aciz bir siyasi liderden ne beklenebilir ki?
Sorunun cevabı beklentisi olanlar tarafından verilmeli.