DEVLET'İ İDAREMİZE; MİLLİYETÇİLİĞİ ANLAMAK ÜZERİNE ÖĞÜTLER..(I)
Milliyetçilik milliyet üzerinden inşa edilen ve mümkün olabilen en büyük birlik projesi olarak tarihte de halen da işlevselliğini sürdürmektedir. Bu anlamda saldırgan batı tipi nasyonalizm ile doğu tipi büyük birlik ve tek devlet projelerini karıştırmamak icap etmektedir
millivicdan.org - Samimiyetle milliyetçiliğin ne olduğunu ve yükselen milliyetçiliğin memleket hayrına yeniden tahlili, tenkidi ve yöneylem planlaması bakımından neler yapılması gerektiği hususunu devlet adamlarımızın ilgisine arz ediyorum.
Zaman zaman gördüklerimiz aysbergin sadece görünen yüzüdür.
O bakımdan kaynağından bazı tespitlerin vuzuha erdirilmesinde zaruret vardır.
Ben, yönetici özeti olabilecek babta maddeleştirerek bazı tespit ve tahliller yaptım. Bunu özellikle devlet yönetme sorumluluğu taşıyanların dikkatine sunuyorum.
ZİHNİYET MESELESİ VE TEORİK ÇERÇEVE ÖZETİ
1- Milliyetçilik milliyet üzerinden inşa edilen ve mümkün olabilen en büyük birlik projesi olarak tarihte de halen da işlevselliğini sürdürmektedir. Bu anlamda saldırgan batı tipi nasyonalizm ile doğu tipi büyük birlik ve tek devlet projelerini karıştırmamak icap etmektedir.
2- Irk, milliyet, kavmiyet, kavim, ümmet, millet, cemaat, cemiyet, gibi kavramlar karıştırılmaktadır. En son Mehmet Akif'in ırk üzerine mülahazaları ırkçılık ile karıştırılmıştır. Akif'in “ırkına çek” yahut da “ırkıma yok izmihlal” deyişlerinin mazmunları üstüne ahkâm kesenler yine bu kavramların künhüne varamadıkları için hem Akif'e bühtan etmişler hem de milliyet(çi) mayayı küstürmüşlerdir.
3- Jakop Borkhard İtalyan Rönesansı ile ilgili görüşünü sanat eseri olarak devlet kavramı üzerine oturtur. Devletin bir sanat eseri olarak inşası aslında milliyet temellerinin ve her çağa yorumlanabilen milliyetçilik açılımlarının bir yansımasıdır. Türklerin bu anlamda hemen her çağ için yeni milliyet ve milliyetçilik açılımları, dünyaya da örnek olabilecek kabiliyetler ve sanat eseri olarak devlet kurma cehtlerinin yekûnudur.
4- Milliyetçilik ve devlet kurma inşasının alt yapısını yakın zamanda kültür ve medeniyet telakkileri üzerine organik milliyetçi aydınların tezleri üzerinde çalışarak anlayabiliriz. Ziya Gökalp, Mümtaz Turhan ve Erol Güngör çizgisinin zaman içerisindeki kültür ve medeniyet telakkileri bize bu konuda ışık tutar. Yılmaz Özakpınar ve Lütfü Şehsuvaroğlu bu çizginin doğru anlaşılması bakımından eserler vermişlerdir.
5- Aslında son çağ milliyetçiliğimizin maziyi istikbale bağlayan kaynağı Namık Kemal'dir. Namık Kemal İslamcılığın da, Osmanlıcılığın da, farklı veçhesiyle milliyetçiliğin de hatta Kemalizm'in ve Anadoluculuğun da doğru anlaşılması için asıl irdelenmesi, anlaşılması gereken zirvedir. Kurucu entelektüalizmimiz için başvuru kaynağıdır.
6- Namık Kemal'den sonra Mehmet Akif'lerin temsil ettiği modern İslam(cılığ)ın, Türkçülük-Turancılık akımının üç versiyonunun da kısa hayatında kavramsal inşasını yapan Gökalp'in de beslendiği damar Namık Kemal'dir.
7- Critical Regionalism-eleştirel yerellik, contextualism-bağlamsalcılık ve modern sonrası kültür erozyonu ve kimliksizleşme akıbeti, belki de bu damarın izdüşümü olan ve sonunda farklı konseptlermiş gibi tezahür eden fikir akımlarının ve yeni milliyetçilik anlayışlarının etkisiyle toplumu fazla yormadan ve hırpalamadan geçiştirildi. Kaçınılmaz akıbet yani kimliksizleşme, kültür erozyonu ve yerellik ve kendini aşamayan çevresine aitlik süreci Namık Kemal'in Fransız devriminden sonra ortaya çıkan yeni kavramlara ve batı entelijansiyasına kendi şeraitinden ve tarihinden(kültür ve medeniyetinden) karşılıklar bulması cehdi ardıllarına da bu işlevselliği kazandırdı. Böylece farklı akımlar gibi gözükse de özünde bir olan ve bin yıllık mayanın izini süren yeni milliyetçilik anlayışlarının oturduğu siyasi ve sosyolojik akımlar, hedef kitleyi bir arada tutabilmenin eksiklikleri çok olsa da hasbî gayretini gösterdiler
8- Namık Kemal sonrası üç siyaset tarzı bir imparatorluğun parçalanması sürecini yakinen müşahede ettiklerinden bazen dönemsel abartılara kaçtılar. Fakat özlerinde üçü de devlet-i aliyi kurtarma aşkını içselleştirmişlerdi. Üç siyaset tarzının kendi içinde de üç farklı versiyonları bulunmaktaydı. Bunların gerçekte hiçbiri tam anlamıyla teorilerini hayata geçirme fırsatı bulamadılar. Bazısı henüz bir imtihan fırsatı bulamadan devrini kapadı veya erteledi”¦ Üç çarpı üç ardından üç siyaset tarzının yani emperyal vizyonun (çünkü bu siyaset tarzlarının hepsinin derdi emperyal vizyonun yaşatılması amacı taşıyordu) iki meşru çocukları oldu: biri Anadoluculuk diğeri Kemalizm”¦
9- Anadoluculuk ile Kemalizm karşı karşıya gelse de aslında gerekçeleri itibariyle benzerdi. İkisi de ”˜son Kale'yi kurtarma cehdi taşıyordu. Üç siyaset tarzı imparatorluğun mirasını ve kavramsal çerçevesini koruma aşkını taşıyorlardı oysa”¦ Son kale korunmadan emperyal vizyona erişilemeyeceği sanki anlaşılmıştı. Doğru ya da yanlış yeni meşru ya da gayri meşru çocuklar Türkiyeciliği esas aldılar. Biri İslam kalarak (bunu geleneksel değerleri tutarak modernleşebiliriz diye de yorumlayabiliriz) çağdaşlaşmayı becerebilmenin fikri temelini; diğeri pozitivizm veya modern zamanların felsefesi ile Anadolu'yu ”˜son Kale'yi muhafaza edebilmenin mümkün olabileceği iddiasını taşıyordu. İkisinin terkibi yahut uyumu yahut da seviyeli tartışma zemini Türkiye'nin modernleşme macerasında önünü açabilirdi. Ne yazık ki bu terkip gayreti ve seviyeli tartışma zemini çok ender oldu.
10- Yeni dönemde Necip Fazıl, Nurettin Topçu, Atsız, Mümtaz Turhan, Osman Turan gibi toparlayıcı mahfil oluşturma kabiliyetini haiz fikir adamları biraz önce bahsettiğimiz işlevin sürdürücüsü oldular. Sonrasında Seyit Ahmet Arvasi, Erol Güngör, Galip Erdem, Cemil Meriç gibi benzer mahfiller benzer işlev gördüler. Bin yıllık mayanın izini sürme cehdi ile modern zamanların Namık Kemal sonrası yeni izdüşümleri milliyetçiliğimizi belirleyen yorumcular olarak ele alınabilir.
Sonuç olarak bu Lütfü Şehsuvaroğlu, Nevzat Köseoğlu ve bir grup genç milliyetçi kalemin hazırladığı Türk Düşünce Ufukları çalışmasından yeniden üretebilir.