DEMOKRASİ,DEVLET VE BAȘKANLIK SISTEMİ ÜZERİNE
Meclisin seçiminde D'Hondt seçim sisteminden (nispi temsil sistemi) vazgeçilmeli,
millivicdan.org - Mevcut anayasaya göre; “Türkiye Devleti bir Cumhuriyet olup, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti” olarak tanımlanmaktadır.
DEVLET: Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal örgütlü bir ulusun ya da uluslar topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık.
HUKUK DEVLETİ: Devletin tüm işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu, vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulunduğu devlet yapısı.
HÜKÜMET: Bir ülkede devletin görevlerini yerine getirmesini sağlayan yetkili organ, yürütme organı, bakanlar kurulu.
REJİM: Bir devletin uyguladığı yönetim biçimi.
CUMHURİYET: Ulusun, egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimi.
DEMOKRASİ: Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi.
MONARŞİ: Siyasal gücün bir tek kişinin elinde bulunduğu ve yönetimin genellikle kalıt yoluyla aile bireylerine geçtiği devlet biçimi.
OLİGARŞİ: Siyasal gücün birkaç kişiden oluşan küçük bir grubun elinde bulunduğu yönetim biçimi.
OTOKRASİ: Bir hükümdar, küçük bir küme ya da tek bir siyasal partinin siyasal erki elinde bulundurduğu yönetim biçimi.
DİKTATÖRLÜK: Otokratik bir hükümet biçiminde, yönetimin diktatör olan tek bir birey tarafından yönetilmesi türüdür.
DESPOTİZM: İster bireysel, ister sıkıca birbirine bağlı bir grup tarafından olsun mutlak siyasi bir güç ile hükmeden tek bir idari otoriteye sahip hükümet biçimidir.
TİRAN: Eflatun ve Aristo'ya göre; aldığı kararlarda hukuk dışına çıkan, egemenliğini şiddet göstererek tatbik eden idarecilere denir.
LAİKLİK: Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması. Devlet yönetiminde herhangi bir dine ait kural ve esasların uygulanmaması.
DEVLET NEYİ YAPAMAZ, NE YAPAR?
Devlet; afaki ve avam-firib konuşmaz, realisttir.
Devlet; metafizik değil, fizik esaslara dayanır.
Devlet; kin gütmez, aklı selim davranır.
Devlet; intikam almaz, adalete teslim eder.
Devlet; merhamet etmez, adil olur.
Devlet; terör örgütleriyle anlaşmaz, teslim alır.
PARLAMENTER DEMOKRASİDEN BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇMEK
Kesin bir gerçeklik var ki; hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakan halk tarafından ayrı ayrı seçilemez... Seçilirse bizdeki garabet ortaya çıkar. Çift başlı yönetim olur. Davul Başbakanın sırtında, tokmak Cumhurbaşkanının elinde kalır.
Olması gerekenler:
1- Yürütmenin görev ve sorumluluk sahaları belirli olmalı ve temerküz etmeli;
2- Kuvvetler ayrılığı ve denetim mekanizması net ve sağlam esaslara oturmalı;
3- Yasama organı; yasa çıkarma yanısıra, yürütme erkini de güçlü bir şekilde denetleyebilmeli;
4- Yargı; iktidarı ve devleti hukuk normlarında tutabilecek bağımsız ve tarafsız yapıda olmalı...
Milletin başında, devleti yöneten böyle bir yapılanma olduktan sonra, iktidar odağının adı "Başbakan" da olabilir, "Başkan" da...
Kuvvetler ayrılığı ve denetim mekanizması doğru düzgün kurulmamışsa, ismi Cumhurbaşkanlığı da kalsa neticesi diktatörlük olur, tiranlık olur...
MİLLETVEKİLİ SAYISI
Türkiye'de Başkanlık sistemine geçilmesi ile birlikte şu anda 550 olan milletvekili sayısının 600'e çıkarılması planlanıyor.
1961 Anayasası ile 600 kişilik bir parlamento kabul edilmişti. Bunun 450 üyesi Millet Meclisinde, 150 üyesi ise Cumhuriyet Senatosunda bulunuyordu. Ayrıca 27 Mayıs 1960 ihtilalini yapan Millî Birlik Komitesi üyeleri, ömür boyu Tabii Senatör olarak Cumhuriyet Senatosu üyesi sayılmışlardı. Bunların dışında 15 üye de Cumhuriyet Senatosuna Cumhurbaşkanı tarafından Kontenjan Senatörü olarak tayin ediliyordu. Bu durum 1982 Anayasası ile kaldırılmıştır.
1982 Anayasası, parlamentonun 400 milletvekilinden teşekkül etmesini hükme bağlamış; daha sonra yapılan değişikliklerle 550'ye çıkarılmıştır.
“Türkiye'ye emsal diğer ülkelerde bu sayı nedir?” diye incelenecek olursa; Avrupa Birliği'nin nüfusu 500 milyon olup, Avrupa Parlamentosu'nda üye devlet sayısı 28, parlamenter sayısı ise 751'dir.
Bazı ülkelerin nüfusu ve parlamenter sayıları şu şekildedir...
* Çift kanatlı parlamenter sistemi olan ülkeler:
ABD: Temsilciler Meclisi 435 | Senato 100 - Nüfus: 323 milyon
Rusya: Federal Meclis 166 | Duma 450 - Nüfus: 142 milyon
Almanya: Federal Meclis 622 | Eyaletler Meclisi 69 - Nüfus: 82 milyon
Fransa: Ulusal Meclis 577 | Senato 343 - Nüfus: 66 milyon
Birleşik Krallık: Avam Kamarası 646 | Lordlar Kamarası 735 - Nüfus: 65 milyon
* Tek kanatlı parlamenter sistemin bulunduğu ülkeler:
İsveç: 349 - Nüfus: 10 milyon
Macaristan: 386 - Nüfus: 10.5 milyon
Yunanistan: 300 - Nüfus: 11 milyon
Güney Kore: 299 - Nüfus: 51 milyon
TÜRKİYE: 550 - Nüfus: 79 milyon
MİLLETVEKİLİ SEÇİM SİSTEMİ DEĞİŞMEDEN BİR ŞEY DEĞİŞMEZ! DEMOKRASİYİ HAZMETMEK LAZIM”¦
Meclisin seçiminde D'Hondt seçim sisteminden (nispi temsil sistemi) vazgeçilmeli, "daraltılmış bölge", hatta "dar bölge" seçim sistemine geçilmelidir. Aksi takdirde milletin vekillerine lider sultası ortadan kalkmaz. Yani, vesayet meselesi el değiştirerek devam etmiş olur. Güçlü bir başkana karşılık, güçlü bir yasama ve denetleme yapan meclisin ihdası ancak bu sayede mümkün olacaktır.
Kabine meclis dışından kurulabileceğinden, 600'e çıkarılacak vekil sayısı gereğinden fazla olup, bilakis 300'e düşürülmelidir. Bakanlar meclis dışından seçilebileceği ve yedek milletvekilliği nedeniyle meclis aritmetiği ve pozisyonu dalgalanmayacaktır.
Seçilme yaşının 18'e düşmesi, askerlikle ilişki meselesi dikkate alınınca sorunlu olacaktır. Askerlik dahi yapmamış yaştaki bir delikanlının temsil yeteneği zayıf kalacaktır.
“Var olsun tam bağımsız, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti" diyerek son noktayı koyalım...