DARBE RUHUNDAN MİLLET RUHUNA GEÇEBİLMEK
Kendisi gibi düşünmüyor diye annesini öldürdüğü iddia edilen Şah İsmail bile bu yapıdan çok daha merhametli idi.Cizvitler bile tarihte böyle hainliği sergilememişlerdir.
millivicdan.org - Çerçi Ruhundan Millet Ruhuna
1980 yıllarında bir Çerçi köyleri dolaşarak ürünlerini veresiye vermekte ve güz (hasılat)döneminde de veresiye vermiş olduğu malların karşılığı olarak halktan üzüm, pekmez, elma, yumurta vs. almaktadır. Eylül ayında Maraş bölgesindeki köylere daha önce dağıtmış olduğu mallarının karşılığını almaya giden Çerçinin önünü kesen askerler ona köye gidemeyeceğini söylerler, o da sebebini sorduğunda askerler, ihtilal olduğunu ve evine gitmesi gerektiği ifade ederler. İhtilalin ne olduğunu bile bilmeyen Çerçi ise köylülerin borçlarını ödememek için kendisine oyun yaptığını düşünmektedir. Bu yüzden askerlere sesini yükselterek kaçın yoldan, ben ihtilal mihtilal anlamam, ben köylülerden paramı alacağım der. Ertesi gün gazeteler:
İhtilale tek başına karşı duran insan diye köylüyü manşete taşırlar.
Ülkemin insanı nereden nereye geldi. İnşallah bu ülke bir daha darbe teşebbüsü ile karşı karşıya gelmez fakat eğer gelirse İnşallah liderinin hadi meydanlara inin, demesini beklemeden, markete, bankamatiğe koşmadan meydanlara koşar.
Şimdi adını hatırlayamadığım bir filmde adam yanındaki birisini tanıtırken, bu bir köpek gibidir. Karşılaştığı nesneyi önce yemeye çalışır; yemeyi beceremezse ona tecavüz etmeye çalışır, onda da muvaffak olamaz ise onun üstüne bevl eder (işer) diye tarif etmişti. Maalesef cemaat yıllardır bu milletin ekmeğini, aşını yedi, bütün gizli kurumlarına girerek onun mahrem konularına tecavüz etti ve en sonunda memleketin içine bevlediyordu ki Allah bu milletin yüzüne bakarak ona devletini, namusunu koruma imkânını verdi.
Demokrasiyi içselleştirmek için birçok bedeller ödedik, ödemeye devam ediyoruz. Çok acı günler geçiriyoruz, karşılaştığımız bu adi durumları çok iyi değerlendirip bundan çok iyi tecrübeler elde etmek zorundayız.
Bu darbe kesinlikle yerli değil. Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerine oynanan oyun dünya tarihinde hiçbir millete, hiçbir devlete oynanmış değildir. Kırk yıldır, askeriyenin, MİT'in, yargının, eğitimin, iş dünyasının içine girmiş, görüntüsü ile niyetini ancak bu kadar farklı gösterebilen çok devasa bir tehditle karşı karşıyayız. Kimsenin kimseye güveninin olmadığı, bir evde iki kardeşin birbirinden tamamen farklı olarak zihinsel yapılarının şekillendiği ve fırsatını bulsa ilk önce kendisi gibi düşünmeyen anne babasını öldürebilecek zihniyete sahip hain bir kitle karşımızda durmaktadır.
Kendisi gibi düşünmüyor diye annesini öldürdüğü iddia edilen Şah İsmail bile bu yapıdan çok daha merhametli idi. Halkın üzerine ateş açılması, tankların sürülmesi emrini veren, yanındaki askeri öldürmekten çekinmeyen, ülkenin elli yıl geri gitmesini zerre kadar dert etmeyen, hem anını, hem ahiretini yok eden bir zihniyetin yüzündeki vahşeti mütebessim duruşundan anlayamadık.
Yarın durumumuzun ne olacağı kesin değil. Türk insanının bu cemaat üzerinde uğramış olduğu hayal kırıklığına dünyada hiçbir millet uğramamış, Cizvitler bile tarihte böyle hainliği sergilememişlerdi.
Bu olay bize artık daha çok çalışmamız, daha çok dikkatli olmamız, birbirimize daha çok bağlanmamız gerektiğini, eğer ortam olursa Çanakkale, Kurtuluş Savaşındaki ruhumuzu kaybetmediğimizi, memleket tehlikede ise canımızın hiçbir öneminin olmadığı gerçeğimizi bir kez daha ortaya koydu.
Dış güçlerin Türkiye'ye ağır bir fatura çıkarmak için her an tetikte olduğu, bin bir planının bulunduğu bu ortamda herkesin çok daha dikkatli olması ve böyle bir ortamın oluşması halinde öncekinden daha kuvvetli bir şekilde tepki verme kararlılığının devam etmesi gerekir.
Bizden sonraki neslimize teslim edeceğimiz vatanımızı sadece toprak parçası olarak değil, onur ve şahsiyetimizle abideleşmiş ruhumuzu da miras bırakmak zorundayız.
Prof. Dr. Suat UNGAN