CEMAATLER, DEMOKRASİ VE MODERNİTE
Bir toplumun modern toplum vasfını yakalayabilmesi için bilimsel, siyasal, kültürel ve teknik devrimleri gerçekleştirmiş olması gerekir. Bilimsel devrim, olayların illiyet bağının, sebep sonuç ilişkisinin ANALİZ edebilmeli..
millivicdan.org - Modernite (modern) olmanın yolu rasyonaliteden (aklı kullanmaktan, dünyaya dogmatik bakmamadan) geçmektedir. Aklileşmenin topluma yansıyan tarafı laikliktir. Toplumlar bu süreçleri yaşayarak ve acı tecrübeler geçirerek elde ederler. Bu süreci acı çekmeden, belli bir bedel ödemeden elde eden toplumlarda demokrasinin değeri iyi anlaşılamadığı gibi, aynı zamanda bunu suiistimal eden, kendi çıkarları için kullanan siyasi yapılar ve sivil örgütler oluşabilmektedir.
Bilim adamları bir toplumda okuryazar oranı % 10'larda ise o topluma padişahlık sisteminin, % 40 ve 50'lerde ise meşrutiyet yönteminin, %90'larda ise demokratik yönetiminin yakışacağını söylemektedirler. Burada okuryazar oranından kasıt, harfleri yan yana getirip seslendirmek değil, eleştirel okuma kültürü olan, bireysel hareket etme kabiliyetine sahip kişiler kastedilmektedir.
Demokrasiyi geliştirmek isteyen toplumlar eleştirel okuryazar oranını %90'lara ulaştırmadığı zaman, o toplumda insanların zihninde ve sosyal hayatında oluşan boşluğu doldurmak ya da siyasi otoriteyi kontrolü altında tutmak için, anayasa mahkemesi, askeri yapı, danıştay, yargıtay gibi kurumlarla birlikte, illegal derin devlet gibi yapılar da ortaya çıkar, bunlar halkın iradesini hiçe sayarak kendi doğrularını siyasilere ve halka dayatma amacını güderler.
Aynı şekilde bu yapılara paralel olarak bazı cemaatler de tabanda halkı kullanarak karşı refleksler geliştirirler. Bu cemaatler itaat eden kişileri bünyesinde barındırır, farklı düşünenleri saf dışı bırakırlar. Kendilerine asker gibi itaat edecek bireyler arar, askerin kışlada giydiği potini onlar, o daire içindeki müritlerinin zihnine giydirirler. Bu zihniyetler zayıfken masum rolünü oynar, güçleri arttıkça geçmiş yılların vermiş olduğu suskunluğun hıncı ile tehditkâr olurlar.
Halkın genelinin kontrolü dışında gelişen bu yapılar demokratik yapılanmada toplumun aleyhine bir işleyiş sergilerler. İlk etapta belirli grupların yanında görünerek onlar için bir güç dayanağı olsalar da uzun vadede onları da yok sayacak bir oluşumun içine girerler. Kendileri gibi düşünmeyeni potansiyel olarak tehlike görür, yaptıklarının doğru olduğuna ve asıl misyonlarının yanlış yolda olan bu kişilerden kendi doğrularını ve değerlerini kurtarmak olduğuna inanırlar. Böylece kendilerine bir vazife çıkarır, bu doğrultuda eylemler yaparlar.
Bir toplumun modern toplum vasfını yakalayabilmesi için bilimsel, siyasal, kültürel ve teknik devrimleri gerçekleştirmiş olması gerekir. Bilimsel devrim, olayların illiyet bağının, sebep sonuç ilişkisinin iyi derecede incelenmesini, bu olayları zihinde var olan mutlak bilgiye bağlama yerine kendi içindeki oluşumu anlamaya çaba sarf eder. Siyasal devrimde iktidar, gücünü halktan alır, halkın iradesine ön plana çıkartır, birey kendi aklı ve tercihi ile oyunu kullanır. Bu aşamada halk belirli grupların yönlendirmesi ile kitlesel olarak hareket etmez. Kültürel devrimde laikleşme ön plana çıkar, teknolojik aşamada ise üretim insandan makinaya geçer, teknoloji hak ettiği değeri alır.
Oy kullanma kültürü gelişmemiş, yığın halinde hareket eden gruplar, toplumun siyasal, kültürel ve bilimsel aşamalarını gerçekleştirmede geciktirici yapıya bürünürler. Bunlar teknolojiyi başarılı bir şekilde kullanıyor gibi görünseler bile, üretim noktasında belirli sorunlar yaşarlar.
Bu cemaatleri siyasiler belirli bir zaman kendi çıkarları için kullanıp kollasalar bile, bunlar uzun vadede toplum için zararlı unsura dönüşebilirler. Kitlesel olarak oy kullanan, mürit iradesi ile hareket eden ve kendi benliğini ortaya koyamayan her kesim, askeri veya hukuki vesayetçiler kadar tehlikeli olabilirler.
Bu tip yapılanmalardan devletin ve milletin bekası için garantör olacak bir sadakati beklemek safdillik olur. Demokrasisi gelişmiş çağdaş toplumlarda sempatizan sayısı büyük olan gruplara rastlamak mümkün değildir.
Cemaat yapısı içinde hareket edenler kutsal kabileciliğe son vermedikçe, demokrasi kültürünü yerleştirmede topluma ayak bağı oluşturmaya devam ederler..