BİRİNCİ YILDÖNÜMÜNDE 15 TEMMUZ
Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır. Bu inançla 15 Temmuz menfur darbe girişiminde bulunanları bir kere daha lanetliyorum. Darbe karşısında şanlı bir duruş sergileyen aziz Türk Milletini, Cumhurbaşkanından askerine, sokaktaki işçisine herkesi tebrik ediyor, şehit ve gazilerimize şükran ve minnetlerimizi sunuyorum.
millivicdan.org - Birinci yıldönümünde 15 Temmuz darbe teşebbüsünde bulunanları nefretle kınıyorum. O gün şanlı bir destan yazan Türk Milletine şükranlarımızı arz ediyorum. Hain kurşunlara hedef olan, tankların altında ezilen, uçaklardan atılan bombalarla şehit olan vatan evlatlarına acımız dinmiş değildir; onlara sonsuz minnetlerimi sunuyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
15 Temmuz menfur darbe girişimi, çok yönlü değerlendirilmesi gereken bir olaydır. En başta belirtilmesi gereken husus, Türk Milletinin bir bütün olarak bu darbe girişimi karşısındaki dik duruşudur. Mecliste temsil edilen partiler ve Mecliste olmadığı halde BBP Genel Başkanı Destici, Meclis bombalanınca hemen Meclise giderek gerekli tepkiyi koymuşlardır. Darbenin gidişatı henüz belli değilken CHP, MHP ve BBP liderleri darbe girişimine karşı olduklarını beyan etmişlerdir. Bütün bunlar arasında temayüz eden bir hadise, Cumhurbaşkanının duruşudur. Cumhurbaşkanı darbe karşısındaki duruşuyla aziz Türk Milletinin gönlünde taht kurmuş, vicdanlarımıza tabii bir önder olarak yerleşmiştir. Bu algımızın korunmasında etkili olacak birinci amil, devletin adaletidir.
İkinci husus, darbe girişiminde nazım rol oynayan FETÖ örgütü ve bilhassa onun başındaki şahsın halinden alınacak ibretlerdir. İslam adına hareket ettiğine birçok insanı inandıran, Allah'ın rızasını uman insanların yaptıkları yardımlarla dünya çapında bir eğitim seferberliği oluşturan bu hareketin başındaki kişinin şahsi kin ve garezle neler yapabildiği, kendisine bağlanmış insanları nasıl felaketlere sürüklediği değerlendirilmesi gereken ikinci husustur. Bundan hepimizin çıkarması gereken ders, kişisel beklenti ve duygularımızın vicdanlarımızı karartmasına izin vermemek olmalıdır. Kimse kendisini Türk Milletinden üstün görmemeli, hiç kimsenin arzu ve istekleri kanunların, kuralların önüne geçmemelidir.
Bu vesileyle FETÖ ile mücadelede geçtiğimiz bir yıl içinde alınan mesafenin objektif bir değerlendirmesi yapılmalıdır diye düşünüyoruz. Bu bir yıl içinde birçok haksız uygulamanın yapıldığı, binlerce insanın mağdur edildiği bir gerçektir. Adaletin terazisi şaşmamalı; kurunun yanında yaş da yanmamalıdır. Haksızlıkların bir an önce durdurulması, bigünah insanların bir an önce salıverilmesi, kitlelerin devlete olan güvenini güçlendirecektir. Durumu fırsat bilerek kıskandığı, kızdığı insana iftira edenlerin ihbarlarına itibar edilmemelidir.
15 Temmuz, yargıyı, yürütmenin vesayeti altına somak için bir fırsat olarak görülmemelidir. Yürütmenin ve yasamanın asker güdümlü yargı vesayeti altında olmasından şikâyet ettiği için 2010 referandumunda evet diyen çoğunluk, buna pişman edilmemeli; verdiği “evet” oyunun iğfal edildiğini, bu oyla verilen gücün tersine, yani yargının vesayet altına alınması yönünde kullanıldığını düşünmemelidir.
Üçüncüsü, yeni darbelere gebe bir toplum olmamak için, iktidar olma mücadelesi verenlerin çıkarması gereken derstir. İktidar olmanın ve iktidarda ilelebet kalabilmenin yolunun rakibi yok etmekten geçtiğini sanmaktan vazgeçmeliyiz. İntikam almaktan, devr-i sabık yaratmaktan kimse medet ummamalıdır. FETÖ buna tevessül etmişti. Aksi takdirde bu bir devr-i daim, günümüz ifadesiyle kısır döngü meydana getirir; iktidara gelen herkes kendini ezeni ezmeye yönelir. Bu böyle devam eder gider. Gitmemelidir. Buna bir son vermek zamanı gelmiştir.
Artık siyasi mücadelede “tencere dibin kara, seninki benimkinden kara” basitliği sona ermelidir. Unutulmasın ki “su-i misal, numune-i imtisal” teşkil etmez.
Dördüncüsü, şahsi hırslarla ülkeyi paralize etmeye hiçbirimizin hakkı yoktur. Bunun da yolu “Biz hep Birlikte Türk Milletiyiz” diyebilmektir. Benim gibi düşünmeyenin de fikirlerini söylemeye hakkı vardır. Devletin ve ülkenin zararına olan, bölücülüğe hizmet eden düşünceler dışında her düşüncenin ifade edilmeye ve örgütlenmeye hakkı vardır. Bu hakkı korumak ve kullandırmak devletin görevidir. Ancak bu düşünceleri temsil eden siyasi partilerin veya siyasi olmayan örgütlerin misyonu devleti ele geçirmek olmamalıdır. Artık herkesin FETÖ örgütünden ve darbe teşebbüsünden çıkarması gereken en önemli ders, iktidar olmanın veya iktidar sahiplerine yakın olmanın, devleti ele geçirmek için bir güç olarak kullanılmaması gerektiğidir. Birlik beraberliğimizin düşmanlarından birisi de, devleti ele geçirme hırs ve hevesleridir.
Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır. Bu inançla 15 Temmuz menfur darbe girişiminde bulunanları bir kere daha lanetliyorum. Darbe karşısında şanlı bir duruş sergileyen aziz Türk Milletini, Cumhurbaşkanından askerine, sokaktaki işçisine herkesi tebrik ediyor, şehit ve gazilerimize şükran ve minnetlerimizi sunuyorum.