ANADOLU VICDANI, BAZEN YUNUS BAZEN KÖROĞLU'DUR
Anadolu Vicdanı, bazen Yunus bazen Köroğlu'dur ve aslında Anadolu Vicdanı Milli Vicdanın ÖZÜDÜR
millivicdan.org -
İnsanlar yaratılışta birbirinden farklıdır. Biri anında tepki gösterir, biri sabreder, biri susar, biri kin güder”¦
Fıtratları ayrı olsa da sonuçta hepsi insan... bizim insanımız! Aydın, münevver, entelektüel hangi kelimeyle ifade ederseniz edin arif olanların tablonun tamamını görerek konuşması beklenir.
İnsanımıza hakaret etmek, şu kadarı aptal, cahil, koyun vs demek maalesef aydınımızın öteden beri hastalığıdır. Kendisi gibi düşünmediği, kendisini alkışlamadığı, kendi arkasından gitmediği için öfkelidir içinden çıktığı topluma.
Üstelik bu tipler bir de halkçı, milliyetçi, toplumcu vs olduklarını söyler hiç utanıp sıkılmadan. Halkına hakaret eden halkçılar, milletini küçümseyen milliyetçiler, toplumu sürü gören toplumcular türedi”¦
Aslında hor gördükleri Türk Milleti'nin temkinli, sabırlı ve sağduyulu duruşudur. Fransız devrimi, Bolşevik ihtilali, Arap Baharı hareketlerindeki gibi sokağa dökülmemesidir. Yapmaz, Anadolu insanı komşusunun evini basmaz, yan sokakta oturanın bahçesini dağıtmaz, marketleri yağmalamaz, askerine polisine silahla karşılık vermez!
Anadolu insanı aydının akıllanmasını, münevverin bir araya gelerek alternatif oluşturmasını, entelektüelin plan program hazırlamasını bekler. Devlet yönetmenin kendi işi olmadığını bilir, önüne sandık konulduğunda ise basiretli davranır ve devrilmez zannedilenleri bile bir anda alaşağı eder. Devletiyle askeriyle horoz döğüşüne girmenin anlamsızlığını bilir.
Millet kendisini için çalışanı takdir eder ama maceraya atılmak istemez. Üç kişi biraraya gelip ortaklık kuramayan yeteneksiz, birlikte hareket etme özürlü, ortaya bir başarı hikayesi koyamayan sözde aydınların peşine takılmaz!
Lafa değil işe bakar bizim insanımız. Camisini kendi parasıyla yapar, Kur'an Kursu ve okul açana destek verir, inanırsa hem gönlünü hem de evini açar, gerekirse çocuğunu da kendisini de hayalleri uğruna feda eder. Hatta diyebilirim ki, karşılıksız vermekte, insanlık için bir şeyler yapmakta Anadolu insanının üstüne yoktur.
Selçuklu'da Osmanlı'da örneklerini gördüğümüz gibi başkasını asimile etmeden birlikte yaşamanın yollarını bulur. Dünyanın yenilerde keşfettiği, “başkasının hukukuna saygı gösterme” idealini yaşayarak göstermiştir. Son yıllarda barut fıçısına dönen Balkanları 3 asır, Ortadoğu'yu 4 asır kan dökmeden yönetebilmiştir.
Batı denen şey, henüz bir insan ömrü süresinde, ne batılılara huzur verebilmiş ne de toplumları barış içinde yaşatabilmiştir. 20 yüzyıl öyle vahşet çağıdır ki, tarihi boyunca dökülen toplam kandan kat kat fazlasını akıtmayı bir 100 yıla hem de birkaç kez sığdırabilmiştir. Kölelerin alın teri ve sömürgelerin doğal zenginlikleriyle kurulan Batı Uygarlığı 1. ve 2. Dünya Savaşlarında adeta ölüm makinasına dönüşmüştür.
Osmanlı kurulurken Mevlana ile Ahi Evran aynı pınarın farklı farklı oğulları olarak çağlamıştır! Mevlana ayrı coğrafyaların insanlarına birbirlerini sevdirirken Ahi Evran göçerlikten şehir hayatına geçişte ticari ahlakın yerleşmesini sağlamıştır.
Yunus Emre Hakkın huzurunda dosdoğru durmayı, Köroğlu da halkın huzuru için zalime karşı koymayı yaşayarak göstermiştir. Osman Beyin “alp” karakteri, Şeyh Edebali'nin “eren” tavında işlenmiştir. Milletimizin ezeli düşmanları “alp” ve “eren”i birbirinden ayırmaya çalışmış, zaman zaman kısmen başarılı da olmuşlardır.
Bugün bile Mevlana ile Ahi Evran'ın farklı yaklaşımlarından beslenen asalaklar Anadolu mayasına fitne mikrobu bulaştırmaya ulaşmaktadır. Oysa bu maya Hacı Bayram-ı Veli, Hacı Bektaş ve İdris-i Bitlisi'nin ortak aklı ve gayretiyle yoğrulmuştur, öyle kolay bozamazsınız!
Eğrisiyle doğrusuyla Mustafa Kemal Atatürk de, Enver Paşa da Bediüzzaman Said Nursi de bu toprakların çocuğudur ve zor zamanlarda nasıl dik durulacağını ispatlamışlardır. Zamanında birbirlerine muhalefet etmeleri vicdanlarının ve karakterlerinin gereğidir. Liderler birbirlerine kılıç çekmezken takipçilerine ne oluyor?
Aynı vatanı paylaşanlar birbirine saygı duyar, komşusunun değerlerine hakaret etmez, milletin fertleri bırakın bir diğerini düşman görmeyi “öteki” dahi saymaz. Bu Anadolu vicdanıdır.
Aydınlar saçmalar ama Anadolu insanı basiretlidir, yanlışta uzun süre ısrar etmez! Kendini anlamayan liderlere belirli bir süre mühlet verir fakat hiçbirini uzun süre başında tutmaz! Onun için bu coğrafyada Batı zihniyetinin çocukları olan bir Stalin, Mussolini ve Hitler çıkmaz.
Milletimizi bin yıldır ayakta tutan Anadolu vicdanını anlamayanlar silinip gider...