YASİN'İ DİRİYE OKUMAK (9)
Allah'ın dilemesi halinde doyuracağı insanları biz niye doyuralım? Allah vermemişse bir bildiği var. Allah acımamışsa ben de acımam” Yardım isteyene söylenen meşhur cümle şudur: “Allah versin!” Bunu o zaman kâfir diyordu, bugün Müslüman diyor. Fark ne? Fark yok. Kâfirle, İslam Ümmetinin ortak noktası maalesef vermemek oldu. Kâfir hakikatin üzerini örten adamdır, biz de örtüyoruz.
millivicdan.org - (Yasin suresini hayata okumaya devam ediyoruz)
6. KONU: İNFAK,
45. AYET: “Kendilerine: Geçmiş hayatınızdan ve gelecek ahiretinizden sorumlu yaşayınız ki, size merhamet edilsin dendiğinde (yüz çevirdiler)”
46. AYET: “Bu adamlara Rabb'lerinden ne zaman bir mesaj ulaşmışsa, her seferinde ondan yüz çevirmişlerdir”
Şimdi de öyle; bu ayetler onları ilgilendirmiyor.
Hâlbuki Allah ile pazarlık yapılmaz; Allah bir şey dediyse, kula düşen teslimiyettir.
47. AYET: “Onlara “Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden bir kısmını dağıtın” dendiği zaman, kâfirler müminlere; "Ne yani, Allah'ın isterse pekâlâ doyuracağı kimseleri biz mi doyuralım? Şimdi siz açık bir şaşkınlık içinde değil de nesiniz!" derler”
Bu kâfirler demek istiyorlar ki; “ Allah'ın dilemesi halinde doyuracağı insanları biz niye doyuralım? Allah vermemişse bir bildiği var. Allah acımamışsa ben de acımam”
Yardım isteyene söylenen meşhur cümle şudur: “Allah versin!” Bunu o zaman kâfir diyordu, bugün Müslüman diyor. Fark ne? Fark yok.
Kâfirle, İslam Ümmetinin ortak noktası maalesef vermemek oldu. Kâfir hakikatin üzerini örten adamdır, biz de örtüyoruz.
Bunun adı Kur'an'sızlıktır.
Allah verecek olsaydı, size mi soracaktı? Fakire yardımı sizin elinizle yaptırıp, sizi özel olarak onurlandırdığını hala anlamıyor musunuz?
Ayrıca bilin ki elinizdeki servet, fakirler adına size bırakılmış emanettir, infak ettiğinizde mülkiyet olacaktır.
“Dilenciliği meslek haline getirmiş bu adamlar” diyorlar. Madem bu istismarcı, o zaman arayıp garibanı bulmalısın.
İnfakı alt başlıklara ayırdılar: 1. Zekât (Farz), 2. Fitre (Vacip), 3.Sadaka (Sünnet).
Hâlbuki her türlü infak Allah'ın emridir ve farzdır.
İNFAK
İnfak, imanın eyleme dönüşmüş halidir. İnfak, “Karz-ı Hasen” (Allah'a güzel bir borç verme) kurumudur. Siz kulca verirsiniz, O Allah'ça öder; hem de nasıl öder!
İnfakın oranı, limiti yoktur; gün gelir her şey verilebilir.
Kur'an neyin verileceğini söyler: “En kalitelisini ver, senin beğenmediğini değil, en beğendiğini ver (Bakara 2/267.)”
SADAKA
Sadaka, bir Müslümanın iman iddiasındaki sadakatini gösterir.
Sadakanın sünnet olan kısmı var; mesela Müslüman kardeşinin yüzüne tebessümle bakmak sadakadır.
Ancak ekonomik olarak sadaka sünnet değil, farzdır: “Sadaka, Allah'tan bir farz olarak: 1.Fakirler, 2.Düşkünler, 3. Onu toplayan memurlar, 4. Kalpleri (İslam'a) ısındırılacaklar, 5.Köle ve esirler, 6.Borçlular, 7.Allah yolunda çalışanlar ve 8.Yolda kalanlar içindir (Tevbe 9/60)”
Ancak, farz olan sadaka öyle ustalıkla hayatımızın dışına çekip alındı ki, tanımaz hale geldi, yok oldu. Sadaka, cepteki bozuk demir paradan kurtulma işlemine dönüştü.
ZEKÂT
Zekât, limiti belli olan infaktır; bir nevi vergidir. Şimdilerde kârın 1/40'ı nispetinde sözde zekât verilmektedir. Hâlbuki Zekât kârdan değil, maldan verilir. Limiti de yoktur, malın ihtiyaçtan fazlası verilir.
İnfak ve Zekât; İslam'ın sosyal adaleti temin projesidir. Zekât mutlaka dosdoğru verilmelidir.
Zekâtla ilgili soru soranlar, “nasıl daha az veririm” diye soruyorlar; vermek için değil, adeta vermemek için soruyorlar.
Zekât verildiği için fakir düşülmez. Çünkü Rabbimiz, verilen zekâtları artıracağını garanti eder.
SON SÖZ
Şunu hiç unutmayalım: “Midesi aç olan adamın beyninden, bir şey beklenmez.”
Müslümanlar infakı anlasalardı, yeryüzünde açlık kalmayacaktı. Çünkü infakta, iman farkı, din farkı aranmaz; her yoksul senin kardeşindir.
Rabbimiz! Bizi seviyor, koruyor ve lütfettiğin rızkı infakla arındırarak artırıyorsun. Biz de Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz Allah'ım!
Hayırlı pazarlar diliyorum.
Ankara, 10 Temmuz 2016
Orhan Arslan